T.C. Yargıtay 12.HUKUK DAİRESİ Esas:2024-2525 Karar:2024-9302 Karar Tarihi:06.11.2024
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
Alacaklı tarafından başlatılan kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibinde, borçlunun meskeniyet iddiası ile hacizlerin kaldırılması istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, İlk Derece Mahkemesince; şikâyetinin kabulü ile taşınmaz üzerine konulan haczin kaldırılmasına karar verildiği, taraflarca istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince; istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
İİK'nın 82. maddesinin 1. fıkrasının 12. bendi gereğince; borçlunun \"haline münasip\" evi haczedilemez. Bir meskenin borçlunun haline uygun olup olmadığı adı geçenin haciz anındaki sosyal durumuna ve borçlu ile ailesinin ihtiyaçlarına göre belirlenir. Buradaki \"aile\" terimi, borçlu ile birlikte aynı çatı altında yaşayan, bakmakla yükümlü olduğu kişileri kapsar. İcra mahkemesince, borçlunun sözü edilenlerle birlikte barınabileceği haline münasip meskeni temin etmesi için gerekli bedel bilirkişilere tespit ettirildikten sonra, haczedilen yerin kıymeti bundan fazla ise, İİK'nın 82/3. maddesine göre satılmasına karar verilmeli ve satış bedelinden yukarıda nitelikleri belirlenen mesken için gerekli olan miktar borçluya bırakılmalı, kalanı hak sahiplerine ödenmelidir.
Bu kıstasları aşan nitelik ve evsaftaki yerlerle, makul ölçüleri geçen oda ve salonu kapsayan ve ikamet için zorunlu öğeleri içeren bir meskenin dışındaki yerler, İİK'nin 82/1-12. bendinde öngörülen amaca aykırıdır. Borçlunun görev ve sıfatı, kendisinin yukarıda belirlenenden daha görkemli bir meskende ikamet etmesini gerektirmez.
İcra ve İflas Hukukunda alacaklının alacağına ulaşması asıl olandır. Bunun için bir taraftan borçlunun asgari düzeyde yaşam koşullarını elinden almamak, diğer taraftan alacaklının alacağına kavuşmasını kolaylaştırmak gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır. Meskenin borçlunun hâline uygun olup olmadığı, borçlunun haciz anındaki sosyal durumuna ve borçlu ile birlikte aynı çatı altında yaşayan, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin ihtiyaçlarına göre belirlenmelidir. (HGK 07.04.2022 tarih, 2019/8-162 E., 2022/499 K.)
Somut olayda; borçlunun şikayet dilekçesinde haline münasip meskeni olduğunu iddia ettiği taşınmazda sekiz kişinin birlikte yaşadığını ileri sürdüğü ve 18.12.2020 tarihli sosyal ve ekonomik durum araştırması tutanağında borçlunun bakmakla yükümlü bulunduğu eşi ve altı çocuğunun olduğu tespit edildiği halde bilirkişi raporunda dosyada bulunan ikametgah belgelerine göre taşınmazı adres gösteren 10 kişinin bulunduğu kabul edilerek borçlunun haline münasip yaşayabileceği mesken değerinin tespit edildiği, bu rapor esas alınarak kurulan hükmün Bölge Adliye Mahkemesince taşınmazda 10 kişinin bulunduğu yönündeki kabulün isabetli olmadığı gerekçesi ile yeniden kolluk araştırması yapılmak üzere kaldırıldığı, bu kez 07.12.2022 tarihli araştırma tutanağında binanın dış kapı numarasının belirtilmediği, adrese gidildiğinde kapıyı açan kimsenin olmadığı, bina sakinleri ile yapılan görüşmede D.16'da Abdulkerim Türk ve ...'ün ikamet ettiği tespit edilmiş ve hükme esas alınan raporda önceki gibi taşınmazda yaşayan kişi sayısına göre borçlunun haline münasip yaşayabileceği mesken değerinin tespit edildiği anlaşılmıştır. Yapılan araştırma yeterli olmadığı gibi buna dayalı olarak düzenlenen rapor da hüküm kurmaya elverişli değildir. Zira, borçlunun bakmakla yükümlü olduğu kişiler yöntemine uygun belirlenmediği gibi hem de asıl olan borcun ödenmesi olup, borçlunun meskeniyet şikayetine konu ettiği taşınmazının bulunduğu semtte veya o yere yakın semtlerde meskeninin bulunması zorunlu değildir. Bu nedenle, borçlunun Şanlıurfa ilinin daha mütevazi semtlerinde haline münasip edinebileceği meskenin değerinin belirlenmesi gerekir. Raporda taşınmazın bulunduğu semte göre daha mütevazi olan semtler ile bu semtlerde bulunan borçlunun haline münasip edinebileceği meskenlerin değerine yer verilmeksizin soyut bir değerlendirme yapıldığı anlaşılmaktadır.
O halde İlk Derece Mahkemesince, yukarıda belirtilen ilkelere uygun olarak, borçlu ile aynı çatı altında birlikte yaşayan ve borçlunun bakmakla yükümlü olduğu kişiler belirlenip, yeni bilirkişilerden alınacak raporda Şanlıurfa ilinin daha mütevazi semtlerinde borçlunun haline münasip alabileceği ev değerinin tespit edilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu bu ilkelere uygun olmayan rapora dayalı olarak hüküm tesisi ve Bölge Adliye Mahkemesince de alacaklının istinaf başvurusunun esastan reddi isabetsiz olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Alacaklının temyiz isteminin kısmen kabulü ile 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nın 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nin 373/1. maddesi uyarınca Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 17.01.2024 tarih ve 2023/1742 E.- 2024/39 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Şanlıurfa 2. İcra Hukuk Mahkemesinin 31.10.2023 tarih ve 2022/26 E.-2023/344 K. sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 06.11.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
You have reached the end of the article. We hope you liked our article.
Please do not hesitate to contact us regarding this article or any other legal questions. We are waiting for your message.
© 2017- 2024
Maya Law Firm
All rights reserved.