Hisse Devri Halinde Limited Şirket Ortağının Kamu Borçlarından Sorumluluğu: Danıştay Kararı İncelemesi

Kararda Öne Çıkan Önemli Noktalar:

  1. 6183 Sayılı Kanun'un 35. Maddesi:
    Limited şirket ortaklarının, şirketten tahsiline imkân bulunmayan kamu borçlarından sermaye hisseleri oranında doğrudan sorumlu olduğu belirtilmiştir. Hisse devri bu sorumluluğu kaldırmaz.

  2. Kanunların Geriye Yürümezliği İlkesi:
    6183 sayılı Kanun'un 35. maddesinde 2008 yılında yapılan değişiklikler geriye yürümez. Bu nedenle, davacının sorumluluğu 2008’den önceki düzenlemeye göre değerlendirilmiştir.

  3. Hisse Devir Sözleşmesinin Etkisi:
    Hisse devri, özel hukuk kapsamında düzenlenmiş olup, vergi dairesi gibi kamu kurumlarını bağlamaz. Vergi sorumluluğu, hisse devri sonrasında da geçmiş dönem borçları için devam eder.

  4. Vergilendirmenin Gerçekleştiği Dönem:
    Hisse devri öncesine ait kamu borçları, o dönemde ortak olan kişiyi sorumlu tutar.

  5. Yargılama Usulü:
    Vergi Dava Daireleri Kurulu, davacının hisse devri öncesi döneme ilişkin borçlardan sorumlu olduğuna karar vermiş, ancak devir sonrası borçlardan sorumluluk bulunmadığını belirtmiştir.


Hukuki Değerlendirme:

  1. Şirket Ortağının Sorumluluğu:
    Limited şirket ortağı, şirketin kamu borçlarından sermaye hissesi oranında doğrudan sorumludur. Bu, kamu alacağının tahsiline yönelik güçlü bir mekanizmadır ve ortakların sorumluluğu devir sözleşmeleriyle sınırlandırılamaz.

  2. Kanunların Geriye Yürümezliği:
    Bozma kararı, kanunların geriye yürümezliği ilkesine uygun bir şekilde değerlendirme yapılmasını vurgulamaktadır. Bu ilke, hukuki güvenlik ve öngörülebilirliği sağlamak için temel bir ilkedir.

  3. Hisse Devir İşlemi ve Vergi Sorumluluğu:
    Hisse devri işlemi, bir kamu borcunu ortadan kaldıracak nitelikte değildir. Vergi daireleri, bu tür sözleşmeleri dikkate almaz. Bu durum, kamu alacaklarının tahsilatında devletin öncelikli olma hakkını korur.

  4. Zamanaşımı:
    Yargılama sürecinde, amme alacağının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı gibi konuların da incelenmesi gerektiği ifade edilmiştir.


Tam Metin:

T.C. Danıştay VD. VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU Esas: 2024-189 Karar: 2024-857 Karar Tarihi: 02.10.2024

İSTEMİN KONUSU: ... Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:

Dava konusu istem: Davacı adına, ... Sanayi ve Ticaret Limited Şirketine ait vergi borçlarının tahsili amacıyla şirket ortağı sıfatıyla düzenlenen ... tarih ve ..., ... sayılı ödeme emirlerinin iptali istemiyle dava açılmıştır.

... Vergi Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararı: 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 35. maddesinin, 5766 sayılı Kanun'un 06/06/2008 tarihinde yürürlüğe giren 3. maddesi ile değiştirilmeden önceki halinde öngörülen sorumluluk, ortaklık sıfatına ve paya bağlı bir sorumluluk olduğundan, ortaklık payını devreden ortağın gerek devirden önceki (06/06/2008 tarihinde kadar olan) gerekse devirden sonraki dönemlere ilişkin vergi borçlarından sorumlu tutulması mümkün değildir.

Bu durumda, 2005 ve 2007 yıllarının muhtelif dönemlerine ilişkin amme alacağının, 02/03/2010 tarihinde hisselerini devrederek şirket ortaklığından ayrılan davacıdan tahsili amacıyla düzenlenen dava konusu ödeme emirlerinde hukuka uygunluk görülmemiştir. Vergi mahkemesi bu gerekçeyle dava konusu ödeme emirlerini iptal etmiştir.

Davalının istinaf istemini inceleyen ... Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararı: Vergi Dava Dairesi, istinaf istemine konu kararın usul ve hukuka uygun olduğu ve kaldırılmasını gerektiren bir nedenin bulunmadığı gerekçesiyle istinaf istemini reddetmiştir.

Davalının temyiz istemini inceleyen Danıştay Üçüncü Dairesinin 18/09/2023 tarih ve E:2023/4606, K:2023/3026 sayılı kararı: Limited şirket ortaklarını, şirketten tahsiline olanak bulunmayan kamu alacaklarının ödenmesinden doğrudan doğruya ve payları oranında sorumlu tutan söz konusu yasal düzenleme karşısında, tahsili gereken kamu alacağını yaratan vergilendirmenin ait olduğu dönemde şirketin paylarına sahip ortakların, bu dönemden sonra paylarını devretmiş olsalar da ortaklık sıfatının sürdüğü dönemlere ilişkin şirketin kamu borçlarından kaynaklanan sorumluluklarının kalkacağından söz edilemez.

Dolayısıyla, davacının 02/03/2010 tarihli hisse devri öncesi dönemlere ait borçlardan sorumlu tutulması mümkün olduğundan, davacının ödeme emri içeriği kamu alacaklarından ortak sıfatıyla sorumluluğu değerlendirilmek suretiyle ulaşılacak sonuca göre yeniden karar verilmek üzere Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerekmiştir. Daire, bu gerekçeyle kararı bozmuştur.

... Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı ısrar kararı: Vergi Dava Dairesi, aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ilk kararında ısrar etmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Dava konusu ödeme emirlerinde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek aksi yöndeki gerekçeyle verilen ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Cevap verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...'İN DÜŞÜNCESİ: Israr kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY: Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde yayımlanan ilana göre davacı 02/03/2010 tarihli hisse devir sözleşmesi ile asıl borçlu şirketteki hisselerini devretmiştir.

İLGİLİ MEVZUAT: 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un Limited şirket ortakları, şirketten tahsil imkanı bulunmayan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulurlar. şeklindeki 35. maddesinde yer alan şirketten tahsil imkanı bulunmayan ibaresi, 06/06/2008 tarihli ve 26898 (mükerrer) sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5766 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 3. maddesi ile şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan şeklinde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki iki fıkra eklenmiştir: Ortağın şirketteki sermaye payını devretmesi halinde, payı devreden ve devralan şahıslar devir öncesine ait amme alacaklarının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur. Amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahıslar, amme alacağının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME: Kural olarak, hukukun genel ilkelerinden olan kanunların geriye yürümezliği ilkesi uyarınca, kanunların yürürlüğe girdiği tarihten önce gerçekleşen olaylara uygulanma imkanı bulunmamaktadır.

06/06/2008 tarihli ve 26898 (mükerrer) sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5766 sayılı Kanun'un 3. maddesi ile 6183 sayılı Kanun'un 35. maddesine eklenen ve amme alacağından şirket ortağı sıfatıyla sorumlu tutulan şahıslar hakkında birtakım yeni düzenlemeler getiren ikinci ve üçüncü fıkranın geriye yürütülerek 06/06/2008 tarihinden önce gerçekleşen olay ve fiiller neticesinde tahakkuk eden vergi ve kesilen cezaların tahsiline uygulanması mümkün değildir. Bu durumda, uyuşmazlığın davacının sorumlu tutulduğu vergiyi doğuran olay ve cezayı gerektiren fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte bulunan 6183 sayılı Amme Alacakları Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 35. maddesi uyarınca çözümlenmesi gerekmektedir.

6183 sayılı Kanun'un uyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte bulunan 35. maddesinde limited şirket ortaklarının asıl borçlu limited şirketten tahsil imkanı bulunmayan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olacakları düzenlenmiştir. Bu düzenlemeden asıl borçlu şirkete ait amme alacaklarının doğduğu dönemde şirketin ortağı olan kişilerin ortak olunan dönemlerle sınırlı olarak amme alacağının ödenmesinden sorumlu olacağı anlaşılmakla birlikte ortaklık payının kısmen veya tamamen üçüncü kişiye devredilmesinin şirket ortağının Kanun'dan kaynaklanan bu sorumluluğunu ortadan kaldırması mümkün değildir.

Nitekim ortaklık payının kısmen veya tamamen üçüncü kişiye devrine ilişkin sözleşmeler niteliği itibarıyla özel hukuk sözleşmeleri olup 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 8. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca mükellefiyete veya vergi sorumluluğuna ilişkin özel sözleşmeler vergi dairelerini bağlamayacaktır.

Bu nedenle limited şirket ortağının hisse devriyle birlikte asıl borçlu şirkete ait kamu borçlarından kaynaklanan sorumluluğunun tümüyle sona ereceği gerekçesiyle verilen kararda hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

Öte yandan, bozma kararı üzerine davacının 02/03/2010 tarihli hisse devir sözleşmesi ile şirketten ayrıldığı ve bu tarihten sonra doğan şirket borçlarından şirket ortağı sıfatıyla sorumluluğunun bulunmadığı, sorumlu olduğu dönemlerdeki sermaye payı, amme alacağının asıl borçlu şirketten tahsili amacıyla yapılan takibin usulüne uygun olarak tamamlanıp tamamlanmadığı ve amme alacağının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı gibi hususlar da değerlendirilerek yeniden karar verilmesi gerektiği tabiidir.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

Davalının temyiz isteminin KABULÜNE, ... Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı ısrar kararının BOZULMASINA, Yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmuştur.


Bu karar, limited şirket ortaklarının kamu borçlarına ilişkin sorumluluğunu net bir şekilde belirlemekle birlikte, hisse devir işlemlerinin kamu borçlarına etkisini de açıklığa kavuşturmaktadır.

 

You have reached the end of the article. We hope you liked our article.

Please do not hesitate to contact us regarding this article or any other legal questions. We are waiting for your message.

 

Name *
E-mail *
Phone *
Message *
Send your case

Max file size (Mb): 2

Max number of files: 1