Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi GAZİANTEP. 9. İDARİ DAVA DAİRESİ 05.03.2025 T. 2025/64 E. 2025/160 K.
İSTEMİN ÖZETİ: Davacı tarafından, 06/02/2023 tarihinde meydana gelen depremde Diyarbakır ili, Yenişehir ilçesi, Elazığ Caddesi, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'nin yanında bulunan .... İş Merkezinin yıkılmasından dolayı içerisinde bulunan ve yıkılan 179 numaralı dükkana ilişkin davalı idarelerin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle, şimdilik 1.000.000,00-TL maddi tazminatın deprem tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tazminine karar verilmesi istemiyle açılan davada, Diyarbakır 4. İdare Mahkemesi'nce verilen 05/12/2024 gün ve E:2024/1270, K:2024/1302 sayılı" davanın süre aşımı yönünden reddine" ilişkin kararın; davacı tarafından; dava konusu olayın depremden kaynaklanan ve depremin zorlukları sebebiyle davanın ancak açılabildiği, bu davanın diğer parasal hak alacakları gibi bir yıllık süreye sığdırılacak tam yargı davalarından olmadığı, mülkiyet hakkının özünden kaynaklanan bir alacak olduğu için yasanın belirlediği herhalde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde açılacak dava olarak değerlendirilmesi gerektiği ileri sürülerek istinaf yoluyla incelenip kaldırılması istenilmektedir.
SAVUNMANIN ÖZETİ: Davalı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından, mahkeme kararının usule ve hukuka uygun olduğu, istinaf başvurunun reddine karar verilmesi gerektiği savunulmuş, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığı, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı ve Yenişehir Belediye Başkanlığı tarafından istinaf savunma dilekçesi verilmemiştir
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Gaziantep Dokuzuncu İdari Dava Dairesi'nce, dosyadaki tüm bilgi ve belgeler 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesi uyarınca incelenerek işin gereği görüşüldü;
Dava; davacı tarafından, 06/02/2023 tarihinde meydana gelen depremde Diyarbakır ili, Yenişehir ilçesi, Elazığ Caddesi, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'nin yanında bulunan .... İş Merkezinin yıkılmasından dolayı içerisinde bulunan ve yıkılan 179 numaralı dükkana ilişkin davalı idarelerin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle, şimdilik 1.000.000,00-TL maddi tazminatın deprem tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tazminine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
İstinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararında özetle; "davacı tarafından 16/03/2023 tarihinden itibaren (yıkım çalışmalarının tamamlandığı tarihten) en geç 1 yıl içerisinde davalı idareye tazminat talebiyle başvurması veya dava açılması gerekirken, bu süreler geçirildikten sonra yapılan ve dava açma süresini canlandırmayacağı açık olan 09/09/2024 tarihli başvurunun zımnen reddi/reddi üzerine açılan davanın, süre aşımı nedeniyle esasının incelenme olanağının bulunmadığı sonucuna varıldığı" gerekçesiyle davanın süre aşımı yönünden reddine kararı verilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın "Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü" başlıklı 11. maddesinde, Anayasa hükümlerinin, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları olduğu; "Hak arama hürriyeti" başlıklı 36. maddesinde, herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu hükümlerine yer verilmiştir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinin birinci fıkrasında: "Herkes, davasının, medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamaların esası konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından, kamuya açık olarak ve makul bir süre içinde görülmesini isteme hakkına sahiptir." kuralı yer almıştır.
Anayasa'nın 125. maddesinin 1. fıkrasında; idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra son fıkrasında; idarenin kendi eylem ve işlemlerden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 13. maddesinde "İdari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gereklidir. Bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren dava süresi içinde dava açılabilir" hükmü yer almaktadır.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacı tarafından 06/02/2023 tarihinde meydana gelen depremde .... İş Merkezinin içerisinde yer alan maliki olduğu 179 numaralı iş yerinin yıkılması sebebiyle davalı idarelerin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle maddi tazminat ödenmesi talebi ile 09/09/2024 tarihinde yapılan başvuruların reddi/zımnen reddi üzerine fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000.000,00-TL maddi tazminatın 06/02/2023 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Deprem nedeniyle oluştuğu ileri sürülen zararın tazmini istemiyle açılan bu davada, yapının üzerinde bulunduğu zeminin özelliği, zemin durumuna göre depreme dayanıklılığının kontrolü, yapı kullanma izni bulunup bulunmadığı, imar planları ve inşaat ruhsatlarının hangi idarelerce yapıldığı ve verildiği, yapıların imar açısından denetlenmesi, afete uğramış ve uğrayabilecek bölgeler ile yapı ve ikamet için yasaklanmış afet bölgelerinin tespit ve ilan edilip edilmediği, afet bölgelerinde yapılacak yapılarla ilgili kuralları, yapı tekniklerini, projelendirme esaslarını, ülkenin deprem haritalarını hazırlamak konusunda idarelerin üzerlerine düşen görev ve yetkileri yerine getirip getirmediği, denetim ve kontrol görevlerini yapıp yapmadığı hususları ayrı ayrı irdelenmeli ve idarece gerekli önlemlerin alınıp alınmadığı belirlenmeli ve bunun sonucuna göre; idarenin belli bir hareket tarzı izleyip izlemediği veya hareketsiz kalıp kalmadığı ortaya konulmalıdır. Olaya bu açıdan bakınca yukarıda yapılan belirleme sonucu olayda idarelerin hareketsizliği söz konusu olmakla öğretide de kabul edildiği gibi idarenin bu hareketsizliğinin "olumsuz eylem" olarak kabulü gerekmektedir.
Tazminat istemine konu yapının bulunduğu bölgenin çok riskli deprem kuşağında kaldığı önceden bilindiğine ve burada olacak depremin olası sonuçlarının öngörülebilmesine olanak sağlayacak düzeyde bilgi ve belgeler bulunduğuna göre, depremden doğabilecek zararların önlenmesi, en aza indirilmesi için gerekli yasal tedbirleri almayan, denetim ve kontrol görevlerini yerine getirmeyen, böylece zararın artmasına sebep olan idarenin bu tutum ve davranışı hizmet kusuru sayabilecek bir idari eylemdir. Bu idari eylem, deprem afetiyle açığa çıkmış olup, 2577 sayılı Yasanın 13. maddesi kapsamında ilgili idareye başvurulabilmesi için davacının zarara uğramasına hangi idarenin/idarelerin sebebiyet verdiğinin öğrenilmesi gerektiği açıktır.
Buna göre, her ne kadar idare mahkemesince davacının taşınmazının yıkıldığı tarih araştırılmak suretiyle, davacının, yıkım çalışmalarının tamamlandığı 16/03/2023 tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde idarelere başvuruda bulunmadığı veya dava açmadığı, 09/09/2024 tarihinde davalı idarelere yapılan başvurunun da dava açma süresini canlandırmadığından bahisle davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verildiği görülmekte ise de, asrın felaketi olarak nitelendirilen deprem sonrasında yaşanılan süreç gözetildiğinde, henüz hasar tespit çalışmalarının devam ettiği bu süreçte sorumlu idarelere dair bir belirlemenin olamayacağı, davacı tarafından afet sonucunda iş yerinin yıkımına gerekli önlemleri almayarak sebebiyet veren idarenin/idarelerin bu tarihte öğrenildiğinin kabul edilemeyeceği, kaldı ki, her hâlükarda depremin meydana gelmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde davalı idarelere başvuruda bulunulduğu anlaşıldığından, süresi içerisinde yapılan başvuruların reddi/zımnen reddi üzerine açılan davanın süresinde olduğu sonucuna varılmakla, uyuşmazlığın esasına girilerek karar verilmesi gerekirken davanın süre aşımı yönünden reddine ilişkin kararda hukuki isabet bulunmamaktadır.
Nitekim emsal nitelikteki Danıştay Altıncı Dairesinin 09/04/2019 tarihli, E:2019/8576 ve K:2019/2324 sayılı kararı da bu yöndedir.
Açıklanan nedenlerle, istinaf başvurusunun kabulüne, Diyarbakır 4. İdare Mahkemesi'nce verilen 05/12/2024 tarih ve E:2024/1270, K:2024/1302 sayılı kararın kaldırılmasına, yukarıda aktarılan hususlar gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, verilecek yeni kararda Mahkemece hüküm altına alınacağından istinaf yargılama giderleri hakkında bu aşamada ayrıca hüküm kurulmasına gerek olmadığına, 2577 sayılı Kanun'un 45. maddesinin 5. fıkrası uyarınca temyiz yolu kapalı olmak üzere (kesin olarak), 05/03/2025 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
You have reached the end of the article. We hope you liked our article.
Please do not hesitate to contact us regarding this article or any other legal questions. We are waiting for your message.
© 2017- 2024
Maya Law Firm
All rights reserved.