YILLIK İZİN GÜNLERİNE RASTLAYAN HAFTA TATİLİ VE ULUSAL BAYRAM VE GENEL TATİL GÜNLERİ YILLIK İZİNDEN DÜŞÜLEMEZ

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 22.04.2025 T. 2025/879 E. 2025/3666 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıya ait işyerinde 22.09.1999-24.03.2023 tarihleri arasında jakar dokuma vardiya ustası olarak kesintisiz çalışmasına rağmen, kâğıt üzerinde işe giriş ve işten çıkış yapıldığını, müvekkili gibi davalı işyerinde bu şekilde çalıştırılan pek çok işçi olduğunu, emeklilikte yaşa takılanlar için yapılan düzenlemeden itibaren emeklilik nedeniyle çıkışının verilmesini istemesine rağmen, işveren tarafından işyerine avukatlar gelerek geçmiş haklardan feragat etmeleri hâlinde çıkışlarının verileceğinin söylenmesi üzerin, davalıya gönderilen 24.03.2023 tarihli ihtarname ile davacının iş sözleşmesini Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) kayıtlarına göre emeklilik şartlarını sağlamış olması, ücretlerinin ödenmemesi ve ücretinin SGK'ya tam bildirilmemesi gibi sebeplerle haklı nedenle feshettiğini, 2015 yılına kadar olan (2015 yılı hariç) yıllık izinlerinin kullandırılmadığını ve ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı ve yıllık ücretli izin alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının talep ettiği alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının iş sözleşmesini feshetmesindeki asıl amacının emeklilik değil, başka bir yerde işe başlamak olduğunu, 2015 yılında iş sözleşmesini 15 yıl ve 3.600 gün koşulunu sağladığı gerekçesiyle feshettiğini ve kıdem tazminatının ödendiğini, böylece bu tarihten önceki çalışmalarını gerek kıdem tazminatı ve gerekse yıllık ücretli izin yönünden tasfiye ettiğini, davacının 2015 yılına kadar olan çalışmalarından kaynaklı alacaklarının söz konusu fesihle birlikte ödendiğini, emeklilik nedeniyle fesih hakkının bir kez kullanılabildiğini, davacının en son devamsızlık yaparak işe gelmediğini, kıdem tazminatına hak kazanmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; yargılama sırasında dinlenen davacı tanıkları ile seri dosyalarda dinlenen davalı tanıklarının, davacının çıkışının verildiği 16.12.2015 tarihinde ve benzer şekilde aynı dönemde girdi çıktı yapılan işçilerin ara vermeksizin işyerinde çalışmaya devam ettiklerini beyan ettiği, davacıya 29.01.2016 tarihinden itibaren taksitler hâlinde yapılan kıdem tazminatı ödemesinin, sözleşme devam ederken yapılan bir ödeme olduğu ve avans hükümünde olacağı, yapılan ödemenin tasfiye esasına göre değil mahsup esasına göre dikkate alınması ve bu doğrultuda tazminatının tüm çalışma süresi ve son ücret üzerinden hesaplanması gerektiği, dosyadaki belgelere göre davacının ödenmeyen yıllık ücretli izin alacağının bulunduğu gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosyada bulunan ihtarname ve ekindeki SGK yazısına göre davacının yaşlılık aylığı tahsisi için gerekli sigortalılık süresini ve prim ödeme gün sayısını doldurduğu, emeklilik gerekçesiyle işten ayrılmasından sonra başka bir işyerinde çalışmaya başlamasının hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilemeyeceği ve iş sözleşmesinin davacı tarafından haklı nedenle feshedildiği, kıdem tazminatına karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, davacının işten ayrılışı yapılsa da aynı işte aynı şartlarda çalışmaya devam ettiği, aynı dönemde davacı gibi emeklilik için yaş hariç diğer şartları yerine getiren diğer işçilerin de bu gerekçeyle işten ayrılışlarının yapıldığının ve işçilerin ara vermeden çalışmaya devam ettiklerinin tanık anlatımlarıyla sabit olduğu, Daireden geçen emsal nitelikteki 07.06.2022 tarihli ve 2022/1535 Esas, 2022/1751 Karar sayılı karar dikkate alındığında, davacının ilk çalışma dönemi sonunda yapılan ödemenin hak ettiği kıdem tazminatını karşılamadığı ve o dönemin tasfiye edilmiş sayılamayacağının kabulüyle, iki çalışma dönemi birleştirilerek hizmet süresinin tespit edilmesinde ve kıdem tazminatının bu toplam süreye göre hesaplanmasında, çalışma devam ederken taksitler hâlinde yapılan kıdem tazminatı ödemesinin avans kabul edilerek faiziyle birlikte mahsubunda da isabetsizlik bulunmadığı, davalı tarafından sunulan \"yıllık izin dilekçesi\" başlıklı yıllık izin belgelerinin bir kısmında talep edilen ve kullanılan yıllık izinlerin tarih aralıkları üzerine yazılan (ikinci) farklı tarih aralıklarının davacı tarafından izin olarak kullanıldığının kabul edilmeyeceği, belgeler üzerine yazılan ikinci (farklı) tarih aralıklarının ait olduğu ayların ücret bordroları imzasız olduğundan, davacının bu günlerde izin kullandığının bordrolardan görülebileceği şeklindeki savunmanın ispat edilmediği, yine yıllık izin günlerine rastlayan hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil günlerinin izin süresinden sayılamayacağı, dolayısıyla hükme esas alınan bilirkişi raporunda yapılan yıllık izin süresi tespitinde ve hesabında bir hata olmadığı gerekçeleriyle davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde;

1. Bilirkişi raporuna itiraz ettiklerini, ancak Mahkemece itirazının değerlendirilmediğini,

2. Yıllık izin hesabının hatalı yapıldığını, belgelerin doğru değerlendirilmediğini,

3. Davacının asıl fesih iradesinin haklı fesih olmadığını, bu hususta araştırma yapılmadığını, davacının daha önce de emeklilik nedeniyle iş sözleşmesini feshettiğinden aynı hakkı ikinci kez kullanamayacağını, kıdem tazminatına hak kazanmadığını, davacıya ödenen kıdem tazminatının yasal faizi ile birlikte mahsubunun hatalı olduğunu,

4. Davacının çalışma dönemlerinin birleştirilerek hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, davacının önceki çalışmasına ilişkin alacakları ödendiğinden ilk dönemin tasfiye edilmesi gerektiğini, bu hususta karşılıklı anlaşma yapıldığını, davacının da iddialarını yazılı belge ile ispatlaması gerektiğini,

5. Hesaplamada dikkate alınan giydirilmiş ücretin hatalı belirlendiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık, davacının iş sözleşmesini haklı nedenle feshedip etmediği buna bağlı olarak kıdem tazminatına hak kazanıp kazanmadığı, kıdem tazminatına esas hizmet süresinin belirlenmesi ile ilk dönemin tasfiye kabul edilip edilemeyeceği, kıdem tazminatı hesabına esas giydirilmiş ücretin belirlenmesi ve yıllık ücretli izin alacağının ispatı ve hesaplanmasına ilişkindir.

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

22.04.2025 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Yazının sonuna geldiniz. Yazımızı beğendiğinizi umuyoruz.

Bu yazıyla ilgili veya başka herhangi bir hukuki sorunuzda tarafımızla iletişime geçmekten çekinmeyiniz. Mesajınızı bekliyoruz.

 

Maksimum dosya boyutu (Mb): 2