
Danıştay 4. Daire 03.03.2025 T. 2025/1432 E. 2025/1305 K.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: 6306 sayılı Kanun kapsamında riskli yapı kararı verilen İstanbul İli, Kartal İlçesi, ... Mahallesi, ... ada, ... parsel sayılı taşınmazda bulunan binanın yıkılarak yerine yeni bina inşa edilmesi sürecinde, davalı idare tarafından tahsil edilen 30.791,08 TL elektrik harcının ve 11.760,00 TL asansör ruhsatı ücretinin anılan Kanun gereğince muaf olunduğu iddia edilerek iade edilmesi, makine ve elektrikle ilgili harçlar başlığı altında tahakkuk ettirilen 361.664,11 TL tahakkuk işleminin ise kaldırılması talebiyle yapılan başvurunun reddine dair ... tarih ve ... sayılı davalı idare işleminin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Dava konusu işlemin, davalı idare tarafından tahsil edilen 30.791,08 TL elektrik harcının ve 11.760,00 TL asansör ruhsatı ücretinin iadesi talebinin reddine dair kısmı yönünden, davanın süre aşımı nedeniyle reddi, makine ve elektrikle ilgili harçlar başlığı altında tahakkuk ettirilen 361.664,11 TL tahakkuk işleminin kaldırılması talebinin reddine dair kısmının ise iptali yolundaki ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının, davalı idareye yapılan başvurunun özü itibariyle hukuki niteliğinin, süregelen mülkiyet hakkı ihlalinin kaldırılmasına yönelik gerekli işlemlerin yapılması istemiyle 2577 sayılı Kanun'un 10. maddesi kapsamında yapılmış bir başvuru niteliğinde olduğu, bu durumda; 2577 sayılı yasanın 10. maddesi kapsamında yapılan başvurunun reddi üzerine süresi içerisinde açılan davanın kısmen süre aşımından reddedilen kısmının esasına girilmesi gerekirken davanın kısmen süre aşımı yönünden reddine ilişkin kısmında hukuki isabet görülmediği, diğer taraftan; dava konusu işlemin kısmen iptaline ilişkin bulunan kısmına davalı idarece yapılan istinaf başvurusu hakkında bu aşamada değerlendirme yapılmaksızın istinafa konu kararın tümüyle kaldırılarak işin esası hakkında yeniden karar verilmesi amacıyla dosyanın mercine iade edilmesi gerektiği gerekçesiyle ... İdare Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararıyla kaldırılması üzerine, ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararında; İnşaata başlamadan önce imarla ilgili işlemlerden dolayı 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu'nun 80. maddesinin (a) ve (b) bentlerinde sayılan işlemler için harç alınacağı, inşaata başlamak için ruhsat alımı sırasında yapılan işlemlerden dolayı ise aynı Kanunun Ek 6. maddesinde açıkça ve ayrıca belirtilen bina inşaat harcı ödeneceği, bina bitince de 80. maddenin (f) bendi uyarınca yapı kullanım izin harcı tahsil edileceği, aynı Kanun'un 97. maddesinde, belediyelerin, bu kanunda harç veya katılma payı konusu yapılmayan ve ilgililerin isteğine bağlı olarak ifa edecekleri her türlü hizmet için belediye meclislerince düzenlenecek tarifelere göre ücret almaya yetkili oldukları hükmüne yer verildiği, anılan 97. maddesinin bu Kanunda harç ve katılma payı konusu yapılmayan ve ilgililerin isteğine bağlı olarak ifa edecekleri her türlü hizmetler için alınacak bedellerin belirlenmesi için belediye meclislerine yetki verdiği, bu itibarla anılan maddeye göre belirlenen tarife uyarınca ücret alınabilmesi için öncelikle ilgililerden bir hizmet talebi gelmesi ve bu hizmetin harç veya katılma payına konu edilmemiş olması gerektiği, bu durumda harca tabi bir konuda, hizmet bedeli adı altında çeşitli isimlerle ücret alınmasının mümkün olmadığı sonucuna varıldığından dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmediği, öte yandan, kentsel dönüşüme tabi yapıların, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’un 7. maddesi ve 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği’nin 16. maddesi uyarınca harç, vergi ve ücretlerden muaf tutulması, bu yapıların da esasen harca tabi oldukları gerçeğini değiştirmediği, özel kanun hükmü gereğince ve hükümde sınırlı sayıda sayılan harçlardan muafiyet tanındığı, bu itibarla somut olayda atıf yapılan karardan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmadığı sonucuna varılarak, dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Temyize konu kararda; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davalı idare tarafından; öncelikle süre aşımı nedeniyle davanın reddi gerektiği, öte yandan, dava konusu yapılan ödeme ve tahakkukların davacının talebi üzerine gerçekleştirildiği, Mahkeme kararında ifade edildiği gibi çeşitli isimler altında ücret alınmasının söz konusu olmadığı iddia edilerek, temyize konu kararın bozulması gerektiği ileri sürülmüştür.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
TETKİK HÂKİMİ: ...
DÜŞÜNCESİ: Davalı idare tarafından tahsil edilen 30.791,08 TL elektrik harcı ile 11.760,00 TL asansör ruhsatı ücreti yönünden açılan davada süre aşımı bulunması nedeniyle, bu kısım yönünden temyize konu kararın bozulması, makine ve elektrikle ilgili harçlar başlığı altında tahakkuk ettirilen 361.664,11 TL tahakkuk işlemi yönünden ise temyize konu kararın gerekçesinin değiştirilerek onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:
6306 sayılı Kanun kapsamında riskli yapı kararı verilen İstanbul İli, Kartal İlçesi, ... Mahallesi, ... ada, ... parsel sayılı taşınmazda bulunan binanın yıkılarak yerine yeni bina inşa edilmesi sürecinde, davalı idare tarafından tahsil edilen 30.791,08 TL elektrik harcının ve 11.760,00 TL asansör ruhsatı ücretinin anılan Kanun gereğince muaf olunduğu iddia edilerek iade edilmesi, makine ve elektrikle ilgili harçlar başlığı altında tahakkuk ettirilen 361.664,11 TL tahakkuk işleminin ise kaldırılması talebiyle yapılan başvurunun davalı idarenin ... tarih ve ... sayılı işlemiyle reddedilmesi üzerine, bakılmakta olan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT ve HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Kararın, davalı idare tarafından tahsil edilen 30.791,08 TL elektrik harcı ile 11.760,00 TL asansör ruhsatı ücreti yönünden yapılan incelemesinde;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7. maddesinde; dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu, 11. maddesinde; ilgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu başvurma, işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durduracağı, otuz gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, isteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresi yeniden işlemeye başlayacağı ve başvurma tarihine kadar geçmiş sürenin de hesaba katılacağı, hüküm altına alınmış, 15. maddesinin 1/b bendinde ise; süresinde açılmayan davanın reddedileceği hükmüne yer verilmiştir.
Olayda ise; iadesi talep edilen 30.791,08 TL elektrik harcı ve 11.760,00 TL asansör ruhsatı ücretlerinin 04/11/2016 ve 10/04/2017 tarihlerinde Kartal Belediye Başkanlığı, Mali Hizmetler Müdürlüğü hesabına yatırıldığı göz önüne alındığında, belirtilen miktar için ödeme tarihlerinden itibaren altmış gün içinde doğrudan dava açılması ya da 2577 sayılı Kanun’un 11. maddesi uyarınca ilgili makamlara başvuruda bulunması ve başvuru sonucuna göre 11. maddede belirtilen süreye ilişkin esaslara uyulmak suretiyle dava açılması gerekirken, 08/05/2018 tarihinde davalı idareye başvuru yapılarak ödenen tutarların iadesinin istenildiği, böylelikle süresi içinde açılmayan davanın esasının incelenmesi hukuken mümkün olmadığı, belirtilen süreler geçirildikten sonra yapılan müracaatın ise geçmiş olan dava açma süresini canlandırmayacağı, başvurunun dava açma süresi içinde yapılmaması nedeniyle 2577 sayılı Kanun’un 11. maddesinin de olaya uygulanamayacağı anlaşıldığından, bu kısım yönünden davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasının incelenmesi sonucu verilen kararda hukuki isabet bulunmamaktadır.
Kararın, makine ve elektrikle ilgili harçlar başlığı altında tahakkuk ettirilen 361.664,11 TL tahakkuk işlemi yönünden yapılan incelemesinde ise;
6306 sayılı Kanunun 7. maddesinin 10. fıkrasında; riskli alanlarda, rezerv yapı alanlarında ve riskli yapıların bulunduğu parsellerde, gerçek kişilerce ve özel hukuk tüzel kişilerince uygulamada bulunulması halinde, fonksiyon değişikliğine bakılmaksızın, mevcut inşaat alanının bir buçuk katına kadar olan yeni inşaat alanı için belediyelerce harç ve ücret alınmayacağı, hüküm altına alınmıştır.
6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliğinin 16. maddesinin 9. fıkrasında; Kanun kapsamındaki vergi, harç ve ücret muafiyetleri, uygulama alanındaki mevcut yapıların imar mevzuatına uygun olup olmadığına bakılmaksızın, Kanunun 7. maddesinin dokuzuncu ve onuncu fıkraları ile bu maddenin on ila on ikinci fıkralarında belirtilen şartlar dahilinde uygulanacağı hükmüne yer verilmiş, 12. fıkrasında ise; Kanunun 7. maddesinin dokuzuncu ve onuncu fıkralarında belirtilen şartlar dahilinde alınmaması gereken harç, vergi ve ücretler arasında, 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun 79., mükerrer 79., 80. ve ek 1. maddeleri uyarınca belediyelerce alınan harçlar ile riskli olarak tespit edilen yapı ile bu yapının yerine yapılacak yeni yapıya ilişkin olarak belediye meclisi kararı ile belirlenen ve alınan her türlü ücretler de sayılmıştır.
2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun 79. maddesinde; belediyeler ve belediyelere bağlı müesseselerden istenecek her türlü kayıt suretleriyle gayrimenkullerle ilgili harita plan ve krokileri suretlerinin kayıt ve suret harcına tabi olduğu, mükerrer 79. maddesinde; belediye sınırları ve mücavir alanlar içinde umumi hizmet alanlarında yapılacak kazı işlemleri için belediyece verilecek altyapı kazı izninin, altyapı kazı izni harcına tabi olduğu, 80. maddesinde; imar mevzuatı gereğince, belediye sınırları ve mücavir alanlar içinde İmar Kanununa göre ilk kez yapılan veya istek üzerine gerçekleştirilen müteakip parselasyon işlemleri için parselasyon harcının, verilecek ifraz ve tevhit kararları için ifraz ve tevhit harcının, proje tasdik işlemleri için plan ve proje tasdik harcının, zemin ve yol kanal açma izni verilmesi, yapım ve yıkım artığı malzeme ile toprak kazısının taşınması için belediyelerce yer gösterilmesi ve bu yerlerin tesviyesi için zemin açma izni ve toprak hafriyatı harcının, yapı kullanma izni verilmesi işleri için yapı kullanma izni harcının tahsil olunacağı, ek 1 maddesinde ise; belediye sınırları ve mücavir alanlar içinde yapılan her türlü bina inşaatı (ilave ve tadiller dahil), inşaat veya tadilat ruhsatının alınmasında ek madde 6’da yer alan tarifede gösterilen nispet ve hadlerde bina inşaat harcına tabi olacağı hüküm altına alınmış, aynı Kanunun 97. maddesinde ise; belediyelerin bu Kanunda harç veya katılma payı konusu yapılmayan ve ilgililerin isteğine bağlı olarak ifa edecekleri her türlü hizmet için belediye meclislerince düzenlenecek tarifelere göre ücret almaya yetkili olduğu hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıdaki mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden; 6306 sayılı Kanun kapsamında riskli yapı kararı verilerek yıkılan taşınmazların yeniden inşa edilmesi sürecinde, ilgilisinin belediye tarafından tahsil edilmesi gereken parselasyon harcı, ifraz ve tevhit harcı, plan ve proje tasdik harcı, zemin açma izni ve toprak hafriyatı harcı, yapı kullanma izni harcı, kayıt ve suret harcı, altyapı kazı izni harcı ile 2464 sayılı Kanunda harç veya katılma payı konusu yapılmayan ve ilgililerin isteğine bağlı olarak ifa edecekleri her türlü hizmet için belediye meclislerince düzenlenecek tarifelere göre alınan ücretlerden muaf olduğu anlaşılmaktadır.
Dava konusu edilen makine ve elektrikle ilgili ücretin 2464 sayılı Kanunda, belediyeler tarafından tahsil edilmesi gereken harçlara veya katılma payına konu yapılmadığı anlaşılmış, davalı idare tarafından ara kararına verilen 22/06/2023 tarihli cevapta ise; dava konusu ücretin yasal dayanağının 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun 97. maddesi olduğu belirtilmiştir.
Bu itibarla, her ne kadar dava konusu işlem makine ve elektrikle ilgili harçlar başlığı altında tahakkuk ettirilmiş ise de, uyuşmazlığın 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun 97. maddesinden kaynaklandığı kuşkusuzdur.
Bu durumda; 6306 sayılı Kanun ve Kanunun Uygulama Yönetmeliğinde belediye meclisi kararı ile belirlenen ve alınan her türlü ücretin riskli olduğu tespit edilen yapılardan alınmayacağının düzenlendiği ve 6306 sayılı yasa kapsamında riskli yapı olarak tespit edilen yapı nedeniyle davacı şirketin muafiyet hükümlerinden yararlandırılması gerektiği sonucuna varıldığından, makine ve elektrik ücreti adı altında tahakkuk ettirilen dava konusu işlemin iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine dair temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararının bu kısmında sonucu itibarıyla isabetsizlik görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kısmen reddine, kısmen kabulüne,
2. Temyize konu ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdare Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının makine ve elektrikle ilgili ücret başlığı altında tahakkuk ettirilen ... TL tahakkuk işlemine ilişkin kısmının yukarıda belirtilen gerekçe ile ONANMASINA, davalı idare tarafından tahsil edilen ... TL elektrik ve ... TL asansör ruhsatı ücretine ilişkin kısmının ise BOZULMASINA,
3. Bozulan kısım yönünden yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Bölge İdare Mahkemesi İdare Dava Dairesine gönderilmesine, 03.03.2025 tarihinde, oyçokluğuyla, kesin olarak karar verildi.
KARŞI OY (X)
Dava; 6306 sayılı Kanun kapsamında riskli yapı kararı verilen İstanbul İli, Kartal İlçesi, ... Mahallesi, ... ada, ... parsel sayılı taşınmazda bulunan binanın yıkılarak yerine yeni bina inşa edilmesi sürecinde, davalı idare tarafından tahsil edilen 30.791,08 TL elektrik harcının ve 11.760,00 TL asansör ruhsatı ücretinin anılan Kanun gereğince muaf olunduğu iddia edilerek iade edilmesi, makine ve elektrikle ilgili harçlar başlığı altında tahakkuk ettirilen 361.664,11 TL tahakkuk işleminin ise kaldırılması talebiyle yapılan başvurunun reddine dair ... tarih ve ... sayılı davalı idare işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın Hak arama hürriyeti başlıklı 36. maddesinde, Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz. hükmüne, Yargı yolu başlıklı 125. maddesinin 3. fıkrasında ise, İdari işlemlere karşı açılacak davalarda süre, yazılı bildirim tarihinden başlar. hükmüne yer verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun Dava açma süresi başlıklı 7. maddesinde, dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay’da ve idare mahkemelerinde altmış, vergi mahkemelerinde otuz gün olduğu, bu sürelerin idari uyuşmazlıklarda, yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden başlayacağı düzenleme altına alınmıştır.
Aynı Kanun'un işlem tarihinde yürürlükte olan haliyle İdari makamların sükutu başlıklı 10. maddesinde ise, ilgililerin, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilecekleri, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, ilgililerin altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde, konusuna göre Danıştay'a, idare ve vergi mahkemelerine dava açabilecekleri, altmış günlük süre içinde idarece verilen cevap kesin değilse ilgilinin bu cevabı, isteminin reddi sayarak dava açabileceği gibi kesin cevabı da bekleyebileceği, bu takdirde dava açma süresinin işlemeyeceği; ancak, bekleme süresinin başvuru tarihinden itibaren altı ayı geçemeyeceği, dava açılmaması veya davanın süreden reddi hallerinde, altmış günlük sürenin bitmesinden sonra yetkili idari makamlarca cevap verilirse, cevabın tebliğinden itibaren altmış gün içinde dava açabileceği düzenlemesine yer verilmiştir.
İdarenin hukuka aykırı işlem ve eylemlerine karşı yargı merciine başvurulmasını belirli bir süreyle sınırlandıran ve idari yargıda hak düşürücü nitelikte olan dava açma süresinin, aynı zamanda Anayasa ile güvence altına alınan mahkemeye erişim hakkı ve hak arama hürriyetiyle de doğrudan ilişkili olması karşısında, anılan temel hak ve hürriyetlerin kullanımını sınırlandırıcı katılıkta yorumlanmaması gerektiği gibi usul hükümlerini etkisiz hale getirecek esneklikte de yorumlanmaması, her bir somut olayın oluşu ve özellikleri gözetilerek konunun ele alınması gerekmektedir.
Diğer taraftan, Anayasa'nın 35. maddesinde, herkesin mülkiyet ve miras hakkına sahip olduğu, bu hakkın ancak kamu yararı amacıyla ve kanunla sınırlandırılabileceği düzenlenmiş, aynı şekilde Anayasa'nın 90. maddesinin 5. fıkrasında yapılan değişiklikle iç hukukumuzun bir parçası haline gelen uluslararası sözleşmelerden birisi olan Avrupa İnsan Haklarının ve Temel Özgürlüklerinin Korunmasına İlişkin Sözleşmeye Ek Protokolün 1. maddesinde, her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı bulunduğu, herhangi bir kimsenin, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabileceği hüküm altına alınmıştır.
Dar anlamda mülkiyet hakkının kapsamını taşınır ve taşınmaz malların oluşturduğu söylenebilmekte ise de, terminolojik olarak aynı şekilde ifade edilen bu hakkın anayasa yargısındaki kapsamı daha geniş tutulmuş ve Anayasa Mahkemesi ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin muhtelif kararlarında benimsenen ilkelere göre, kişilerin mamelekinde mevcut olan, ekonomik değer taşıyan, parayla ölçülebilir ve üzerinde tasarruf edilebilir her türlü değerin mülkiyet hakkının kapsamına girdiği kabul edilmiştir. Bu anlamda, kişilerin sahip olduğu para ve likit varlıklar ile kazançlar da bu hak kapsamında yer aldığından, idarece tesis edilen işlemlere dayalı olarak söz konusu ekonomik değerlerin kaybından doğan uyuşmazlıkların yargısal denetiminde dava açma süresi, mülkiyet hakkı çerçevesinde değerlendirilmelidir.
Öte yandan, Anayasa Mahkemesinin 10/04/2003 tarihli, E:2002/112, K:2003/33 sayılı ve 17/03/2011 tarihli, E:2009/58, K:2011/52 sayılı kararlarında, mülkiyet hakkının zaman ötesi niteliğe sahip olduğuna, bu hakkın zamanaşımına uğramamasının hukukun genel ilkelerinden birisi olduğuna vurgu yapılmıştır.
Anayasa ile güvence altına alınan temel hak ve özgürlüklerden birisi olan mülkiyet hakkının zaman ötesi niteliği göz önünde bulundurulduğunda, bu hakkın ihlal edildiğinden bahisle söz konusu ihlalin kaldırılmasına yönelik gerekli işlemlerin yapılması istemiyle ilgililer tarafından 2577 sayılı Kanun'un 10. maddesi uyarınca her zaman idareye başvurulabileceğinin ve bu başvurunun reddedilmesi halinde aynı Kanun'un 7. maddesinde öngörülen 60 günlük yasal süresi içinde söz konusu işleme karşı dava açılabileceğinin kabulü gerekmektedir.
Bu tespit ve açıklamalar doğrultusunda somut uyuşmazlık değerlendirildiğinde, davalı idareye yapılan başvurunun özü itibariyle hukuki niteliğinin, süregelen mülkiyet hakkı ihlalinin kaldırılmasına yönelik gerekli işlemlerin yapılması istemiyle 2577 sayılı Kanun'un 10. maddesi kapsamında yapılmış bir başvuru niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
Bu çerçevede, davalı idare tarafından tahsil edilen 30.791,08 TL elektrik harcı ile 11.760,00 TL asansör ruhsatı ücreti yönünden yapılan değerlendirmede; davacının başvurusunun reddedilmesi üzerine, dava konusu işlemin iptali istemiyle 60 günlük yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılan davada süre aşımı bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu durumda; davalı idare tarafından tahsil edilen 30.791,08 TL elektrik harcı ile 11.760,00 TL asansör ruhsatı ücretinin iptaline ilişkin kararın onanması gerektiği oyuyla, süre aşımı nedeniyle bozulmasına yönelik Daire kararına belirtilen kısım yönünden katılmıyorum.
Yazının sonuna geldiniz. Yazımızı beğendiğinizi umuyoruz.
Bu yazıyla ilgili veya başka herhangi bir hukuki sorunuzda tarafımızla iletişime geçmekten çekinmeyiniz. Mesajınızı bekliyoruz.
© 2017- 2025
Maya Avukatlık Bürosu.
Tüm hakları saklıdır.


