Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) yer alan kasten yaralama suçu, bireylerin fiziksel bütünlüğünü korumayı amaçlayan bir düzenlemedir. Failin, bilerek ve isteyerek mağdura zarar vermesi bu suçun temelini oluşturur. Ancak mağdurun maruz kaldığı zararın niteliği, suçun cezasını doğrudan etkiler. Özellikle mağdurun vücudunda kemik kırığı, organ kaybı, işlevsel bozukluk gibi durumların oluşması, suçu daha ağır bir hale getirir. Bu yazıda, kasten yaralama suçunun kırık meydana gelmesi durumundaki hukuki boyutlarını ayrıntılı olarak inceleyeceğiz.
TÜRK CEZA KANUNU 87. MADDESİ
Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama
MADDE 87 - (1) Kasten yaralama fiili, mağdurun;
a) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına,
b) Konuşmasında sürekli zorluğa,
c) Yüzünde sabit ize,
d) Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma,
e) Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun vaktinden önce doğmasına,
Neden olmuşsa, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, bir kat artırılır. Ancak, verilecek ceza, birinci fıkraya giren hallerde üç yıldan, üçüncü fıkraya giren hallerde beş yıldan az olamaz.
(2) Kasten yaralama fiili, mağdurun;
a) İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine,
b) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine,
c) Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına,
d) Yüzünün sürekli değişikliğine,
e) Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun düşmesine,
Neden olmuşsa, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, iki kat artırılır. Ancak, verilecek ceza, birinci fıkraya giren hallerde beş yıldan, üçüncü fıkraya giren hallerde sekiz yıldan az olamaz.
(3) Kasten yaralamanın vücutta kemik kırılmasına veya çıkığına neden olması halinde, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, kırık veya çıkığın hayat fonksiyonlarındaki etkisine göre, yarısına kadar artırılır.
(4) Kasten yaralama sonucunda ölüm meydana gelmişse, yukarıdaki maddenin birinci fıkrasına giren hallerde sekiz yıldan oniki yıla kadar, üçüncü fıkrasına giren hallerde ise oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. (AĞIR CEZA MAHK.)
Kasten Yaralama Suçunun Unsurları
Kasten yaralama suçunun hukuki çerçevesi, belirli unsurların bir araya gelmesiyle oluşur:
Fail ve Mağdur:
Bu suç, herhangi bir kişi tarafından işlenebilir. Failin yaşı, akıl sağlığı veya irade yetisi gibi durumlar, suçun değerlendirilmesinde etkili olabilir.
Mağdur, fiziksel zarar gören kişidir ve suçun bu unsuru için herhangi bir ayrım yapılmaz. Herkes mağdur olabilir.
Maddi Unsur:
Failin, mağdura yönelik gerçekleştirdiği fiziksel eylem, bu unsurun temelini oluşturur. Bu bir yumruk darbesi, kesici alet kullanımı veya benzer şekilde mağdurun bedenine zarar veren herhangi bir eylem olabilir.
Manevi Unsur:
Kasten yaralama suçu, kast ile işlenir. Failin, eyleminin sonuçlarını bilerek ve isteyerek gerçekleştirmesi gerekir. Örneğin, failin mağduru korkutmak amacıyla hareket etmesi, kast unsuru açısından dikkate alınır.
Kırık Meydana Gelmesi Durumu
Kırık, kasten yaralama suçunda suçu nitelikli hale getiren önemli bir durumdur. TCK’nın 87. maddesine göre, kemik kırığı veya çıkığı, failin cezasını artırıcı bir etkendir.
Kemik Kırığının Değerlendirilmesi:
Adli Tıp Kurumu, mağdurda meydana gelen kırığın hayati fonksiyonlara etkisini değerlendirir. Örneğin, bir kol kırığı mağdurun çalışma hayatını etkiliyorsa, bu durum cezayı artırıcı bir faktör olarak ele alınır.
Hangi Kırıklar Ağırlaştırıcı Unsurdur?
Tüm kırıklar, otomatik olarak ağırlaştırıcı unsur olarak değerlendirilmeyebilir. Örneğin, basit bir parmak kırığı ile omurga kırığı arasında farklılıklar vardır. Mahkeme, her durumda mağdurun yaşadığı zararı ve kırığın etkilerini dikkate alır.
Ceza Artırımı
Kırık meydana gelen kasten yaralama suçlarında failin cezası artırılır. Türk Ceza Kanunu, bu artışı mağdurun yaşadığı zararın derecesine göre belirler:
Mağdurda kalıcı bir hasar veya organ kaybı meydana gelirse, ceza daha ağır bir şekilde artırılır. Örneğin, omurga kırığı veya kafa travması gibi durumlar bu kategoriye girer.
Kasten Yaralama Suçunda Şikayet ve Dava Süreci
Bu tür suçların yargı süreci, mağdurun şikayeti veya olayın öğrenilmesiyle başlar. Şikayet ve dava süreci şu şekilde ilerler:
Adli Raporun Hazırlanması:
Mağdur, olaydan sonra bir sağlık kuruluşuna başvurarak adli rapor düzenletir. Bu rapor, mahkemede önemli bir delil olarak kullanılır.
Savcılık Soruşturması:
Savcı, olayın detaylarını araştırır ve delil toplar. Kırık gibi durumlarda, uzman raporlarına başvurulur.
Davanın Açılması:
Yeterli delil bulunduğunda, savcılık tarafından ceza davası açılır.
Yargılama Süreci:
Mahkeme, failin eylemini, mağdurun durumunu ve olaydaki diğer unsurları dikkate alarak cezayı belirler.
Tazminat Hakları
Mağdur, kasten yaralama nedeniyle hem maddi hem de manevi tazminat talep edebilir:
Maddi Tazminat:
Mağdurun tedavi masrafları, iş gücü kaybı gibi zararlar, failden talep edilebilir.
Manevi Tazminat:
Mağdurun yaşadığı acı, ızdırap ve psikolojik etkiler nedeniyle manevi tazminat isteme hakkı vardır.
Hukuki Destek Almanın Önemi
Kasten yaralama ve kırık gibi nitelikli durumların söz konusu olduğu davalar, uzmanlık gerektirir. Bu nedenle, hem mağdurlar hem de sanıklar için bir ceza avukatından destek almak kritik öneme sahiptir.
Hukuki süreçlerde doğru adımları atmak ve haklarınızı tam anlamıyla savunmak için profesyonel yardım almanız önerilir. Uzman bir ceza avukatı, mağdurun haklarının korunmasını sağlayabileceği gibi, failin de adil bir şekilde yargılanmasını temin eder.
EMSAL İÇTİHAT
T.C. Yargıtay 1.CEZA DAİRESİ Esas:2023-8443 Karar:2024-4685 Karar Tarihi:26.06.2024
Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305. maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260/1. fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310. maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317. maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Erzincan 2. Asliye Ceza Mahkemesinin, 12.04.2016 tarihli ve 2015/309 Esas, 2016/469 Karar sayılı kararının sanık müdafii tarafından temyizi üzerine Yargıtay (Birleşen) 3. Ceza Dairesinin, 29.09.2020 tarihli ve 2020/6586 Esas, 2020/12133 Karar sayılı ilâmı ile mağdurun yaralanması konusunda alınan raporların yetersiz olduğu ve hesap hatası nedenleriyle bozulmasına ve 1412 sayılı Kanun'un 326 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca sanığın kazanılmış hakkının dikkate alınmasına karar verilmiştir.
2. Erzincan 2. Asliye Ceza Mahkemesinin, 23.06.2023 tarihli ve 2020/746 Esas, 2023/801 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında kasten yaralama suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanun'un (5237 sayılı Kanun) 86/1,87/3, 29, 62,53,58. maddeleri uyarınca 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezasının ikinci kez mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine, hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz sebebleri özetle: sanığın atılı suçtan beraatine karar verilmesi, tekerrür şartlarının oluşmadığına ilişkindir.
III. GEREKÇE
Sanık ve mağdurun birbirlerini uzun zamandır tanıdıkları, ancak samimiyetlerinin olmadığı, olay günü araba pazarında karşılaştıkları, mağdurun, aralarında irtibat olmaması nedeniyle sanığa selam vermeden geçtiği, bir müddet sonra sanığın ayağının mağdura çarpması üzerine tartışmaya başladıkları, tartışmanın karşılıklı kavgaya dönüştüğü ve elleriyle birbirlerine vurmaya başladıkları, sanığın, mağdurun burnuna, sağ eline, sol dizine ve kafasına vurmak suretiyle nazal kemikte, hayat fonksiyonlarını hafif (1) derecede etkileyen parçalı kırık meydana gelmesine neden olacak şekilde yaraladığı anlaşılan olayda;
1. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfının doğru biçimde belirlendiği, yargılama sonucunda oluşan kanaat ve takdire göre ceza yaptırımının yasal bağlamda ve gerekçesi gösterilerek belirlendiği anlaşıldığından, hükümde düzeltme nedeni dışında hukuka aykırılık bulunmamıştır.
2. Sanık hakkında kurulan hükümde tekerrüre esas alınan Erzincan 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 03.10.2012 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı ilamında tekerrür hükümlerinin uygulanmadığı anlaşılmakla, sanık hakkında koşullarının gerçekleşmediği halde ikinci kez mükerirlik hükümlerinin uygulanmasına karar verilmesi, hukuka aykırı bulunmuş ise de söz konusu hukuka aykırılık Yargıtay tarafından giderilmiştir.
IV. KARAR
Gerekçe bölümünde (2) numaralı bentte açıklanan nedenle Erzincan 2. Asliye Ceza Mahkemesinin, 23.06.2023 tarihli ve 2020/746 Esas, 2023/801 Karar sayılı kararına yönelik sanık müdafiinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321. maddesi gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322. maddesi gereği hüküm fıkrasında tekerrür hükümlerinin uygulanmasına ilişkin paragrafta yer alan, \"..ikinci (2.) kez..\" ibaresinin çıkartılması suretiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
26.06.2024 tarihinde karar verildi.
Yazının sonuna geldiniz. Yazımızı beğendiğinizi umuyoruz.
Bu yazıyla ilgili veya başka herhangi bir hukuki sorunuzda tarafımızla iletişime geçmekten çekinmeyiniz. Mesajınızı bekliyoruz.
© 2017- 2025
Maya Avukatlık Bürosu.
Tüm hakları saklıdır.


