
Bilindiği üzere kamu görevinden çıkarılan veya uzaklaştırılan kamu görevlileri daha sonra göreve iade edilmeleri durumunda görevden ayrı kaldıkları dönem için geriye dönük olarak mahrum kaldıkları maddi haklarını iade alabilmektedir.
Bu yazımızda görevden uzaklaştırılan veya meslekten çıkarılan ve daha sonra görevlerine iade edilen akademisyenlerin iade alabileceği haklarına ilişkin emsal kararımızı paylaşacağız.
ASKERİ PERSONELİN ALABİLECEĞİ ÖDEMELERİ
Ücret ve Maaş
Banka Promosyonu
Terör Tazminatı
OYAK ödeneği (OYAK'taki hesabını emsalleri ile denkleştirmek için ödediği emsal farkı tutarı, OYAK'taki hesabını canlandırmak için ödediği kar payı farkı)
Görevden ayrı kaldığı dönemdeki rütbe ve kademe ilerlemesi
Tüm kalemlerin tahakkuk tarahinden itibaren işleyecek faizleri
EMSAL -1
T.C.
İSTANBUL
9. İDARE MAHKEMESİ
ESAS NO : 2023/….
KARAR NO : 2024/….
DAVANIN ÖZETİ : Deniz Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde ..... Görev Grup Komutanlığı'nda astsubay olarak görev yaparken 692 sayılı KHK ile 14.07.2017 tarihinde kamu görevinden çıkarılan ve sonrasında açtığı dava neticesinde Ankara 26. İdare Mahkemesinin ….2022 tarih ve E:2020/ , K:2022/ sayılı kararı uyarınca göreve iade edilen davacı tarafından, görevden ayrı kaldığı döneme ilişkin rütbe ve kademe ilerlemesinin yapılması başvurusunun reddine ilişkin Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nın …./2023 tarih ve …. sayılı işleminin iptali ile mahrum kaldığı özlük ve parasal haklarının ödenmesi istenilmektedir.
SAVUNMANIN ÖZETİ : Davacının açmış olduğu iptal davası sonrasında hiç girmemiş olduğu bir statünün parasal haklarını istemesinin olanaklı olmadığı, davacının ilgili mevzuatın öngördüğü rütbe, terfi ve derece kademe ilerlemesi şartlarını taşımadığı, bu nedenle rütbe ve kıdeminin emsalleri ile eşit duruma getirilmesine olanak bulunmadığı, tesis edilen işlemin mevzuata ve hukuka uygun olduğu ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren İstanbul 9. İdare Mahkemesi'nce dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü:
926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu'nun " Rütbe terfi şartları ve esasları " başlıklı 85. maddesinde; "Astsubayların rütbe terfi şartları aşağıda gösterilmiştir.
a) Rütbeye mahsus bekleme süresini tamamlamış olmak.
b) (Değişik: 21/7/2000 - KHK - 607/11 md.; Aynen kabul: 10/5/2006-5497/8 md.) Rütbeye mahsus bekleme süresinin üçte ikisi oranında; kıdem alanlardan astsubay çavuş, astsubay kıdemli çavuş, astsubay üstçavuş (üç yıllık rütbe bekleme süresine tabi olanlar) ve astsubay kıdemli üstçavuş (üç yıllık rütbe bekleme süresine tabi olanlar) rütbelerinde en az bir yıllık, diğer rütbelerde fiili bekleme süresinin üçte ikisi oranında yıllık sicili bulunmak,
c) Üst rütbe kadrosunda açık bulunmak." hükmüne,
"Kademe Terfi Esas ve Şartları" başlıklı 93. maddesinde; "Astsubaylar aşağıda yazılı esaslara göre her yıl kademe ilerlemesi yaparlar.
a) Kademe ilerleme şartları şunlardır:
1. Bulunduğu kademede bir terfi yılını doldurmuş olmak,
2. Bulunduğu rütbede ilerliyebileceği bir ileri kademe bulunmak, 3
. Sicil notu, sicil tam notunun % 60 ve daha yukarısı olmak.
Yukarıdaki şartları haiz olan astsubaylar, her yıl kademe ilerlemesi yaparlar.
b) Rütbelere ait kademeler ve bu kademelerin üst derece maaş kademelerine sırayeti ek-VIII sayılı çizelgede gösterilmiştir. Kademe ilerlemesi suretiyle üst rütbe maaşını almış olmak, üst rütbeye terfii gerektirmez.
c) Kademe ilerlemesinin nasıl yapılacağı ve onay makamları Astsubay Sicil Yönetmeliğinde gösterilir.
d) Bekleme süreleri sonunda üst rütbeye terfi eden astsubaylar, yeni rütbelerinin birinci kademesine de ilerlemiş olurlar.
Bekleme süreleri dışında rütbe terfii eden astsubaylar da yeni rütbelerinin birinci kademesine ilerlemiş sayılırlar. Bunların yeni rütbe kademe aylıkları evvelki aylıklarından az olduğu takdirde, aradaki fark kademe ilerlemesi suretiyle giderilinceye kadar evvelki aylıkları ödenmekte devam olunur." hükümleri öngörülmüştür. " Bekleme Süreleri " başlıklı 78. maddesinde Astsubayların bekleme süreleri gösterilmiş, bu hükme göre bekleme süreleri Astsubay Çavuş rütbesinde 3 yıl, Astsubay Kıdemli Çavuş rütbesinde 3 yıl, Astsubay Üstçavuş rütbesinde 6 yıl, Astsubay Kıdemli Üstçavuş rütbesinde 6 yıl, Astsubay Başçavuş rütbesinde 6 yıl ve Astsubay Kıdemli Başçavuş rütbesinde 6 yıl olarak belirlenmiştir.
Öte yandan, 28.12.1998 tarih ve 23567 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Astsubay Sicil Yönetmeliği'nin " Terfi esas ve şartları " başlıklı 34. maddesinde; "Astsubayların üst rütbeye yükselebilmeleri için, Kanunun öngördüğü terfi şartlarını taşımaları gereklidir. Bu şartları taşıyanların terfi işlemleri, Kanunda gösterilen esaslara ve bu Yönetmelik hükümlerine göre yapılır." hükmüne, "Rütbe kademeliliği şartları ve yapılması" başlıklı 76. maddesinde; "Rütbe kademeliliği şartları şunlardır :
a. Astsubay başçavuş, kıdemli başçavuş rütbelerinde; kademeli kıdemli başçavuşluk veya ikinci kademeli kıdemli başçavuşlar için, kıdemli başçavuşluğun üçüncü veya altıncı yılında bulunmak,
b. Nasbından itibaren kademeli başçavuşluk için, başçavuşlukta; kademeli kıdemli başçavuşluk için, kıdemli başçavuşlukta; ikinci kademeli kıdemli başçavuşluk için kademeli kıdemli başçavuşlukta üç yılını tamamlamış olmak,
c. Rütbesine ait en az bir geçerli sicili bulunmak,
d. Bulundukları rütbe içerisinde kademeli başçavuşluk için, başçavuşlukta; kademeli kıdemli başçavuşluk için, kıdemli başçavuşlukta; ikinci kademeli kıdemli başçavuşluk için kademeli kıdemli başçavuşlukta almış oldukları sicil notlarının ortalaması, sicil tam notunun % 60’ı ve daha fazlası olmak. (Değişik ikinci fıkra:RG-07/03/2006-26101) Yukarıdaki şartları taşıyan astsubay başçavuşların, kademeli; kıdemli başçavuşların, kademeli kıdemli; kademeli kıdemli başçavuşların, ikinci kademeli kıdemli başçavuşlukları, Kuvvet Komutanlıkları (Mülga ibare:RG-23/2/2017-29988) (...) Personel Başkanlıklarınca onaylanır." düzenlemelerine yer verilmiştir.
Hukuka aykırı bulunan idari işlemler hakkında verilen iptal kararları, varlıklarını hukuka uygunluk karinesinden yararlanmak suretiyle sürdüren idari işlemleri tesis edildikleri tarihe kadar geriye yürür şekilde ortadan kaldırırlar. Dolayısıyla, dava konusu edilen idari işleme bağlı olan diğer işlemler de ortadan kalkar. İptal kararının bu özelliği dava konusu yönetsel tasarruftan önceki hukuki durumun sağlanması gereğinden kaynaklanmaktadır. Bir başka ifadeyle, iptal kararları iptal edilmiş olan idari işlemi hukuk aleminde hiç doğmamış hale getirmektedir. İptal kararlarının, işlemin tesis edildiği tarihten önceki hukuki durumun geçerliliğini sağladığı idare hukukunun bilinen ilkesidir. Aksine bir yaklaşım, iptal kararı ile ortadan kaldırılan bir işlemin sonuçlarını geçerli kılmak anlamına geleceğinden bu ilkeyle bağdaşmayacaktır.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacının davalı idare bünyesinde görev yapmakta iken, Anayasanın 120' nci maddesi kapsamında ilan edilen olağanüstü hal kapsamında, terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu gerekçesiyle başka bir idari işlem tesis edilmeksizin doğrudan 692 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 14.07.2017 tarihinde kamu görevinden çıkarıldığı, kamu görevinden çıkarılma işlemine karşı Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonuna başvuruda bulunduğu, Komisyon tarafından ilgili kurum ve kuruluşlardan temin edilen bilgi ve belgeler kapsamında yapılan araştırma ve değerlendirme sonucunda, davacı hakkında ulaşılan tespitlere yer verilmek suretiyle, davacının başvurusunun …./2020 tarih ve 2020/…. sayılı Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu kararıyla reddi üzerine açılan davada, Ankara 26. İdare Mahkemesi'nin ….2022 tarih ve E:2020/…, K:2022/.. sayılı kararı ile işlemin iptaline karar verildiği, kararın istinaf istinaf isteminin Ankara Bölge İdare Mahkemesi 14. İdari Dava Dairesi'nin …./2023 tarih ve E:023/…, K:2023/… sayılı kararıyla reddedildiği (temyiz aşamasında olduğu) , bu karar üzerine davacının, astsubay başçavuş olarak yeniden göreve başlatıldığı, ancak görevinden ayrı kaldığı döneme ilişkin emsallerinin rütbe ve kıdem seviyesine yükseltilmediği ve rütbe ilerlemesinin emsalleri ile aynı şekilde yapılması başvurusunun Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nın …./2023 tarih ve …. sayılı işlemiyle reddi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık konusu olayda, davacının kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin işlemin iptali istemi ile açtığı davada, Ankara 26. İdare Mahkemesi'nin …..2022 tarih ve E:2020/…, K:2022/…. sayılı kararıyla işlemin iptaline karar verildiği, Danıştay’ın yerleşik içtihatlarında da belirtildiği üzere, iptal kararları iptali istenen işlemle, ona bağlı işlemleri tesis edildikleri tarihten itibaren ortadan kaldırarak işlemin tesisinden önceki hukuki duruma geri getirmekte ve bu durumun devamını sağlamakta, başka bir anlatımla, bu özelliği nedeniyle geriye yürüyen sonuçlar doğurmakta olduklarından, yargı kararı ile hukuka aykırı bulunan davacının ilişiğinin kesilmesine ilişkin işlem, tesis edildiği tarih itibarıyla hukuk aleminden kalkmış sayılacağından ve bu karar davacının görevine iadesi sonucunu doğurduğundan, hukuka aykırı bulunarak yargı kararıyla iptal edilen işlemden sonra davacının müteakip terfilerinin, emsallerine göre yapılmasının gerektiği, kaldı ki davacı hakkında anılan dönem içerisinde sicil notu düzenlenememesinin; davacının herhangi bir kusurlu ve/veya hatalı eyleminden kaynaklanmadığı, anılan durumun davacı hakkında hukuka aykırı işlem tesis ederek davacının görevine son veren davalı idareden kaynaklandığı, bu nedenle davalı idare tarafından tesis edilen ve Ankara 26. İdare Mahkemsince iptal edilen hukuka aykırı işlem nedeniyle davacının (rütbe) terfi ettirilmemesinin, emsallerinden geri kalması sonucunu doğuracağı ve davacı açısından hakkaniyete aykırı bir durum yaratacağı açık olduğundan, davacının rütbe terfi ve kademe ilerlemesinin emsallerinin rütbe ve kıdemine yükseltilmesi gerekirken, aksi yönde tesis edilen dava konusu işlemin hukuka aykırı nitelik taşıdığı sonucuna ulaşılmıştır.
Öte yandan, hukuka aykırılığı yargı kararı ile saptanan işlem nedeniyle ilgililerin yoksun kaldığı parasal hakların tazmini Anayasa'nın 125. maddesi uyarınca zorunlu olduğundan; dava konusu işlem nedeniyle oluşan parasal hak kayıplarının davalı idarece hesaplanarak davacıya ödenmesi gerekmektedir.
KARAR SONUCU:
1-Dava konusu işlemin İPTALİNE, davacının görevden ayrı kaldığı döneme ilişkin emsalinin alması gereken rütbe ve kademe terfisinin sağlanarak yoksun kaldığı parasal haklarının her aya ilişkin ödenmesi gereken tarihten itibaren ayrı ayrı hesaplanarak davalı idarece davacıya (yapılan toplu ödeme de gözetilerek) ödenmesine,
2-Aşağıda dökümü yapılan 658,10 TL yargılama giderinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine,
3-Kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 10.500,00-TL vekalet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine,
4-Artan posta ücreti avansının talep edilmesi halinde hemen; talep edilmemesi halinde ise kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
5-Kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren (30) gün içerisinde İstanbul Bölge İdare Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere,
…../2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
EMSAL-2
T.C.
ANKARA
21. İDARE MAHKEMESİ
DAVALI : MİLLİ SAVUNMA BAKANLIĞI -
DAVANIN ÖZETİ : Kara Kuvvetleri Komutanlığı …. veri hazırlama ve kontrol işletmeni olarak görev yapmakta iken, 693 sayılı KHK ile kamu görevinden çıkarılan, Ankara 28. İdare Mahkemesinin E:2020/…, K:2022/… sayılı kararı ile görevine iadesine karar verilen davacı tarafından, …./2017 - …/2022 tarihleri arasında yasal faizi ile ödenen maaşlarının her birinin hak ediş tarihinden itibaren enflasyon farkı oranında faizinin hesaplanarak fark bedelinin ödenmesi, OYAK'taki hesabını emsalleri ile denkleştirmek için ödediği emsal farkı tutarının geri ödeme tarihi olan 01/02/2023 tarihinden itibaren işleyecek enflasyon farkı oranında faizi ile birlikte ödenmesi, OYAK'taki hesabını canlandırmak için ödediği kar payı farkının ödeme tarihi olan 01/02/2023 tarihinden itibaren işleyecek enflasyon farkı oranında faizi ile birlikte ödenmesi talebiyle 13/02/2023 tarihinde yapılan başvurunun reddine ilişkin 13/03/2023 tarih ve 2176793 sayılı işlemin iptali ile yasal faizi ile ödenen maaşlarının her birinin hak ediş tarihinden itibaren enflasyon farkı oranında faizinin hesaplanarak fark bedeli için 500,00-TL, OYAK'taki hesabını emsalleri ile denkleştirmek için ödediği emsal farkı tutarının geri ödeme tarihi olan 01/02/2023 tarihinden itibaren işleyecek enflasyon farkı oranında faizi için (ıslahla arttırılarak 47.762,66-TL), OYAK'taki hesabını canlandırmak için ödediği kar payı farkının ödeme tarihi olan 01/02/2023 tarihinden itibaren işleyecek enflasyon farkı oranında faizi için (ıslahla arttırılarak 132.987,05-TL) olmak üzere toplam 181.249,71-TL'nin ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
SAVUNMANIN ÖZETİ : Davalı idare tarafından, davanın Ordu Yardımlaşma Kurumu (OYAK) husumetiyle görülmesi gerektiği, idarelerinin herhangi bir şekilde sorumluluğunu gündeme getirecek hiçbir hususun mevcut olmadığı ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Ankara 21. İdare Mahkemesi Hakimliği'nce, davalı idarenin usule ilişkin itirazı yerinde görülmeyerek ve dava dosyası incelenerek işin gereği düşünüldü:
Dava, davacı tarafından, ….2023 tarih ve …. sayılı işlemin iptali ile yasal faizi ile ödenen maaşlarının her birinin hak ediş tarihinden itibaren enflasyon farkı oranında faizinin hesaplanarak fark bedeli için 500,00-TL, OYAK'taki hesabını emsalleri ile denkleştirmek için ödediği emsal farkı tutarının geri ödeme tarihi olan 01/02/2023 tarihinden itibaren işleyecek enflasyon farkı oranında faizi için (ıslahla arttırılarak 47.762,66-TL), OYAK'taki hesabını canlandırmak için ödediği kar payı farkının ödeme tarihi olan 01/02/2023 tarihinden itibaren işleyecek enflasyon farkı oranında faizi için (ıslahla arttırılarak 132.987,05-TL) olmak üzere toplam 181.249,71-TL'nin ödenmesi istemiyle açılmıştır.
7075 sayılı Kanun'un "Kararların uygulanması" başlıklı 10 uncu maddesinde yer alan, OHAL tedbirleri kapsamında kamu görevinden çıkarılıp bilahare iade edilenlerin kamu görevinden çıkarılmalarından dolayı herhangi bir tazminat talebinde bulunamayacaklarına dair kural, Anayasa Mahkemesinin 12/01/2023 tarih ve 32071 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 30/06/2022 tarihli ve E:2018/137, K:2022/86 sayılı kararı ile Anayasa'nın 40. maddesine aykırı bulunarak iptal edilmiştir.
Anayasa'nın 153. maddesinde, Anayasa Mahkemesi kararlarının kesin olduğu ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağı hükme bağlanmış, "Temel Hak ve Hürriyetlerin Korunması" başlıklı 40. maddesinde, Anayasa ile tanınmış hak ve hürriyetleri ihlal edilen herkesin, yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkanının sağlanmasını isteme hakkına sahip olduğu, kişinin resmi görevliler tarafından vaki haksız işlemler sonucu uğradığı zararın da kanuna göre Devletçe tazmin edileceği kuralına yer verilmiş, "Yargı Yolu" başlıklı 125. maddesinde ise, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacının Kara Kuvvetleri Komutanlığı ….. olarak görev yapmakta iken, 693 sayılı KHK ile kamu görevinden çıkarıldığı, Ankara 28. İdare Mahkemesinin E:2020/…, K:2022/… sayılı kararı ile görevine iadesine karar verildiği, …./2017 - …./2022 tarihleri arasında yasal faizi ile ödenen maaşlarının her birinin hak ediş tarihinden itibaren enflasyon farkı oranında faizinin hesaplanarak fark bedelinin ödenmesi, OYAK'taki hesabını emsalleri ile denkleştirmek için ödediği emsal farkı tutarının geri ödeme tarihi olan 01/02/2023 tarihinden itibaren işleyecek enflasyon farkı oranında faizi ile birlikte ödenmesi, OYAK'taki hesabını canlandırmak için ödediği kar payı farkının ödeme tarihi olan 01/02/2023 tarihinden itibaren işleyecek enflasyon farkı oranında faizi ile birlikte ödenmesi talebiyle 13/02/2023 tarihinde yapılan başvurunun reddine ilişkin 13/03/2023 tarih ve 2176793 sayılı işlemin iptali ile yasal faizi ile ödenen maaşlarının her birinin hak ediş tarihinden itibaren enflasyon farkı oranında faizinin hesaplanarak fark bedeli için 500,00-TL, OYAK'taki hesabını emsalleri ile denkleştirmek için ödediği emsal farkı tutarının geri ödeme tarihi olan 01/02/2023 tarihinden itibaren işleyecek enflasyon farkı oranında faizi için (ıslahla arttırılarak 47.762,66-TL), OYAK'taki hesabını canlandırmak için ödediği kar payı farkının ödeme tarihi olan 01/02/2023 tarihinden itibaren işleyecek enflasyon farkı oranında faizi için (ıslahla arttırılarak 132.987,05-TL) olmak üzere toplam 181.249,71-TL'nin ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümlenebilmesi için davacının, emsalleri ile arasında oluşan farkın kapanması amacıyla OYAK'a yaptığı ödeme nedeniyle bir zararının ortaya çıkıp çıkmadığı ve bir zarar ortaya çıkmışsa bu zararla davacının kamu görevinden çıkarılması işlemi arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığının incelenmesi gerekmektedir.
205 sayılı Ordu Yardımlaşma Kurumu Kanunu'nun ilgili hükümlerinin, dosyanın ve aynı konuda açılmış bulunan çok sayıda dosyada ara kararlar üzerine OYAK tarafından gönderilen bilgi ve belgelerin incelenmesinden; OYAK'ın, Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına belli sosyal yardımları sağlamak üzere, Millî Savunma Bakanlığına bağlı olarak kanunla kurulduğu; özellikle daimi üye statüsündekilerin üyeliklerinin kanun gereği gerçekleştiği ve göreve bitişik bir statü olduğu, görevin bir şekilde son bulmasıyla OYAK üyeliğinin de sona erdiği; üyelerin maaşlarından kesilen aidatların nemalandırılması sonucunda üyelerine, emeklilik yardımı, maluliyet yardımı, ölüm yardımı, konut edindirme yardımı gibi sosyal yardımlarda bulunulduğu; bu yardımların miktarının belirlenmesinde üyelerinin üyelik süreleri ve ödedikleri aidat miktarının esas olduğu; üyelerinin birikimlerine aidat ödedikleri sürece kar payı işletildiği ve mevzuatında öngörülen şartlar gerçekleştiğinde üyelere birikimlerinin bu kâr payıyla birlikte "emeklilik yardımı" adı altında verildiği; OHAL tedbirleri kapsamında kamu görevinden çıkarılmış olan OYAK üyelerine çıkarılma tarihleri itibarıyla birikmiş olan aidatlarının nemalandırılmış haliyle ödendiği; bunlardan daha sonra göreve iade edilenlerin OYAK üyeliklerinin kanun gereği yeniden gerçekleştiği ancak kamu görevinden çıkarıldıkları dönem için kendilerine iade edilmiş olan birikimlerine ve davalı idare tarafından söz konusu döneme ilişkin olarak Kuruma intikal ettirilmiş olan aidatlarına nemalandırma ve kâr payı uygulaması yapılmaması nedeniyle ilgililer ile emsallerinin Kurum nezdindeki rezervleri arasında bir farklılığın ortaya çıktığı; bu durum nedeniyle Kurum tarafından bu durumda olanlara yazılı bir bildirim yapılarak, ihraç sonrası kendilerine ödenen birikimi nemasıyla birlikte Kuruma geri getirenlerin üyeliklerinin hiçbir emsal kaybı olmadan devam ettirilmesi, geri getirmeyenlerin ise ilk üyelikleri ile göreve iade sonrası başlayan üyeliklerinin sadece süre yönünden birleştirilmesi (bunların Kurum nezdindeki birikimlerinin emsallerine nazaran eksik kalması) şeklinde iki seçenek sunulduğu; başka bir ifadeyle, kamu görevine iade edilen ilgililerden, kamu görevinden çıkarılması sonrasında kendilerine ödenen meblağın iadesi istenirken rezervlerinin emsalleri ile aynı seviyeye getirilebilmesi için söz konusu emsal farkının da ilgili üye tarafından karşılanmasının istenildiği; ilgililerin kamu görevinden çıkarıldıkları döneme ilişkin aidatlarının ve önceki birikimlerinin söz konusu dönem bakımından nemalandırılmamış olması nedeniyle ortaya çıkan bu rezerv farkının kamu görevinden çıkarılmalarına ilişkin işlemden kaynaklanan bir zarar olduğu ileri sürülerek bu zararın davalı idare tarafından karşılanması gerektiği iddiasıyla başvurular yapıldığı ve davalar açıldığı anlaşılmaktadır.
Bu bilgiler ışığında davacının bir zararının bulunup bulunmadığı hususu değerlendirildiğinde; kanun gereği zorunlu olarak OYAK üyesi olan davacının, OYAK nezdindeki birikiminin kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin işlem nedeniyle emsallerine nazaran daha düşük kaldığı ve bu farklılığı giderebilmek adına bir miktar fazladan ödeme yapmak durumunda kaldığı anlaşılmakta olup, bu durumun davacının mal varlığında bir azalma meydana getirdiği, bu azalmanın davacının kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin işlemden kaynaklandığı açıktır.
Bu duruma göre; kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin işlem nedeniyle davacının OYAK birikimleri bakımından zarara uğradığının kabulü zorunlu olup, bu zararın davalı idarece karşılanması gerekmektedir.
Davalı idarece davacıya ödenmesi gereken tazminatın miktarına gelince; tazminat hukuku ilkelerine göre, gerçek zararın tazmini esas olup zararı doğuran işlem nedeniyle aynı zamanda bir kısım menfaatler elde edilmişse bunların da dikkate alınması zorunludur. Bu çerçevede, kamu görevinden çıkarılması sonrasında OYAK tarafından davacıya ödenen tutarın davacının tasarrufuna geçmiş olması nedeniyle bunun da ihraç işlemi nedeniyle davacı lehine ortaya çıkmış bir menfaat olarak değerlendirilmesi ve bu menfaatin/gelirin mahsubu suretiyle gerçek zararın belirlenmesi gerekmektedir.
Belirtilen şekilde gerçek zararın tespiti amacıyla yapılması gereken hesaplamaların uzmanlık gerektirmesi nedeniyle bu hususta bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş ve bilirkişiden, davacıya kamu görevinden çıkarılması sonrasında OYAK tarafından yapılan toplu ödeme miktarı, kamu görevine iadesi sonrasında kendisinden istenilen ve ödenen tutar ile bu ödemelerin tarihleri ve OYAK tarafından davacıya ödenen tutarın davacının uhdesinde kaldığı süre dikkate alınarak hesaplama yapılması ve davacı lehine oluşan menfaat miktarı belirlenirken paranın olağan değerlendirme yöntemi olarak genel kabul görmüş olan mevduat faizinin (T.C. Merkez Bankasının yıllık bazda açıkladığı mevduat faiz oranlarının) dikkate alınması istenilmiştir.
Bu çerçevede yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunda, davacıya ödenen tutarın davacının uhdesinde kaldığı süre dikkate alınarak davacı lehine oluşan menfaat miktarı belirlenirken yapılan hesaplamada OYAK tarafından, davacıya kamu görevinden çıkarılması sonrasında 56.578,59-TL ödeme yapıldığı, bu tutarın davacının görevine iade tarihine kadar T.C. Merkez Bankasının yıllık bazda açıkladığı mevduat faiz oranlarıyla güncelleştirilmiş tutarının 74.128,11-TL olduğu, davacının kamu görevine iadesi sonrasında OYAK rezervinin emsalleriyle eşitlenebilmesi için ödediği tutarın (görevden ayrı kaldığı dönemdeki katkı payı ile bu döneme ilişkin aidatlarının nemasının toplamının) 235.475,61-TL olduğu, davacının ödediği tutar ile kamu görevinden çıkarılması sonrasında kendisine OYAK tarafından ödenen tutarın göreve iade tarihi itibarıyla güncellenmiş miktarı arasındaki farkın (235.475,61 TL -74.128,11 TL = 161.347,50-TL) davacının gerçek zararını oluşturduğu yönünde kanaat belirtilmiştir.
Bilirkişi raporu Mahkememizce karara esas alınabilecek nitelikte bulunmuş, davalı idare tarafından bilirkişi raporuna yapılan itirazlar yerinde bulunmamıştır.
Davacı tarafından, yasal faizi ile ödenen maaşlarının her birinin hak ediş tarihinden itibaren enflasyon farkı oranında faizinin hesaplanarak fark bedeli için 500,00-TL ödenmesi istenilmiş ise de davacının maaşlarının geç ödenmesi nedeniyle uğradığı mağduriyetin faiz ödenmesiyle karşılanmış olduğu, ayrıca parasal haklara enflasyon farkı uygulanması yönündeki istemin yasal dayanağının bulunmadığı anlaşılmakla davacının bu talebinin yerinde olmadığı, bu durumda; davacının kamu görevinden çıkarılması işlemi nedeniyle uğradığı zararın ödenmesi talebiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin dava konusu işlemde kısmen hukuka uygunluk bulunmadığı, davacının gerçek zararı olan 161.347,50-TL'nin dava tarihi olan 15/03/2023 tarihinden itibaren (taleple bağlı kalınarak) işleyen yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesi gerektiği, fazlaya ilişkin talebin ise reddedilmesi gerektiği sonucuna varılmaktadır.
Davacının ikinci ıslah dilekçesi yönünden;
2577 sayılı Kanun'un 16. maddesinin 4. fıkrasına 30/04/2013 tarihinde yürürlüğe giren 6459 sayılı Kanun'un 4. maddesi ile, “Ancak, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir.” cümlesi; aynı Kanun'un 5. maddesi ile de 2577 sayılı Kanun'a Geçici 7. madde olarak, “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla, bu Kanunun 16. maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen hüküm, kanun yolu aşaması dahil, yürürlük tarihinde derdest olan davalarda da uygulanır.” cümlesi eklenmiştir.
Aktarılan düzenlemeyle, nihai karar verilinceye kadar harcı ödenmek ve bir defaya mahsus olmak üzere, “süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin” dava dilekçesinde gösterilen tazminat miktarının artırılmasına imkan verilmektedir. Böylelikle, artırılan miktar açısından da dava dilekçesinin verildiği tarihteki hukuksal koşullar geçerli bulunmaktadır.
Davacı tarafından miktar artırım hakkının 27/12/2024 havale tarihli dilekçe ile kullanıldığı görüldüğünden 17/03/2025 havale tarihli ikinci dilekçesine itibar edilmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; dava konusu işlemin kısmen iptaline, kısmen reddine, 161.347,50-TL'nin dava tarihi olan 15/03/2023 tarihinden itibaren işleyen yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, aşağıda dökümü yapılan 3.400,00-TL yargılama giderinden 3.028,67-TL'sinin ve karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 25.815,60-TL vekalet ücretinin davalı idare tarafından davacıya verilmesine, kalan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, kabul edilen tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 11.021,00-TL nispi karar harcından dava aşamalarında yatırılan 3.249,58-TL harcın mahsubu sonucunda kalan 7.771,42-TL harcın davacıya tamamlattırılmasına ve 11.021,00-TL nispi harcın yargılama gideri olarak davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 18.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine, artan posta gider avansının istemi halinde hemen, aksi halde kararın kesinleşmesinden sonra re'sen davacıya iadesine, kararın tebliğini izleyen günden itibaren 30 gün içerisinde Ankara Bölge İdare Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere, 17/04/2025 tarihinde karar verildi.
Yazının sonuna geldiniz. Yazımızı beğendiğinizi umuyoruz.
Bu yazıyla ilgili veya başka herhangi bir hukuki sorunuzda tarafımızla iletişime geçmekten çekinmeyiniz. Mesajınızı bekliyoruz.
© 2017- 2025
Maya Avukatlık Bürosu.
Tüm hakları saklıdır.


