T.C. Yargıtay 3.HUKUK DAİRESİ Esas:2023-1911 Karar:2024-344 Karar Tarihi:23.01.2024
Taraflar arasında Mahkemede görülen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili, müvekkilinin davalıdan 09.02.2010 tarihli gayrimenkul satış sözleşmesi ile konut satın aldığını, konutun birçok bölümünde ve sitenin ortak alanlarında fen inşaat ve sanat kurallarına aykırılık nedeniyle birçok eksikliğin ve ayıplı işlerin bulunduğunu, taşınmazın projeye aykırı inşa edilmesi nedeniyle iskan ruhsatı alınamadığını, ayıp ve eksikler nedeniyle taşınmazın değerinin düştüğünü ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL tazminatın teslim tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksek faizle davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, ıslahla talebini 28.000,00 TL’ye yükseltmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili, davacının imzasını taşıyan daire teslim tutanağı ile davacının daireyi eksiksiz olarak aldığını açıkça beyan ve kabul ettiğini, davacının hiçbir ihbar süresine uymayarak teslimden uzun süre geçtikten sonra delil göstermeksizin işbu davayı açtığını, müvekkilinin teknik şartname ve gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinde yüklendiği tüm edimleri eksiksiz olarak ifa ederek söz konusu daireyi eksiksiz ve ayıpsız olarak davacıya teslim ettiğini, teslimden sonra oluşan ve oluşacak zararlardan müvekkilinin sonumlu tutulamayacağını savunarak davanın reddini dilemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 09.03.2016 tarihli 2013/93 E., 2016/512 K. sayılı kararıyla; ilk bakışta fark edilmeyecek veya zamanla ortaya çıkabilecek nitelikteki gizli ayıplı işler ile sözleşmeyle vaat edilen ve yerine getirilmeyen eksik iş niteliğinde ayıpların bulunduğu gerekçesiyle; davanın kabulüne, 10.000,00 TL'nin dava tarihinden, 18.000,00 TL'nin ıslah tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkemece davanın kabulüne ilişkin verilen karara yönelik süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 18.12.2019 tarihli ve 2016/23528 E., 2019/12779 K. sayılı kararıyla, davacının ileri sürdüğü hususların açık ayıp veya gizli ayıp olduğu belirlenerek ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı değerlendirilmek suretiyle hüküm kurulması gerektiği belirtilerek Mahkeme kararı bozulmuştur.
B. İkinci Bozma Kararı
1.Mahkemenin 16.02.2022 tarihli, 2021/727 E, 2022/93 K. sayılı kararıyla davacı vekilince dava dışı akitliler ile birlikte davaya konu taşınmazda tespit edilen ayıplara ilişkin olmak üzere davalı şirkete ihtarname çekildiği, ihtarnamenin davalı şirkete 21.10.2010 tarihinde tebliğ edildiği, ayıp ihbarının süresinde yapılmış olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin verilen karara yönelik süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 23.11.2022 tarihli ve 2022/4158 E., 2022/8858 K sayılı kararıyla taşınmazın davacı tarafa 23.10.2010 tarihli teslim tutanağı ile teslim edildiği, 2011/20491 yevmiye nolu ihtarnamenin davalıya 18.10.2011 tarihinde gönderildiği ve 21.10.2011 tarihinde tebliğ edildiği, Mahkemece ihtarname tebliğ tarihinin 21.10.2010 olduğunun kabulü ile hatalı ve yanlış değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla somut olayda ayıp ihbarının gerek açık gerek gizli ayıplar bağlamında süresi içerisinde usulüne uygun olarak bildirilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; tarafları, konusu, karar içeriği aynı olan başka bir dosyanın 13. Hukuk Dairesince onandığını, ortalama bir tüketiciden bir dairenin net alanını normal bir muayene ile kolayca ölçebilecek durumda olmasının ve net alan, brüt alan tarifini bilmesinin, mimari bilgiye sahip olmasının beklenmesinin mümkün olmadığını, daire net m2 sindeki eksikliğin açık ayıp olarak kabulünün ve bu kararın emsal olarak kabul edilmesinin Yargıtay tarafından gözardı edilen tüketiciler aleyhine olumsuz sonucunun olacağını ileri sürerek Mahkeme kararının bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ayıplı taşınmazdan dolayı değer kaybının tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. Usuli kazanılmış hak olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).
2. Bundan başka, Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş olan bu kısımları lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK).
3. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
Temyizen incelenen kararda, Mahkemece bozma ilamına uyularak alınan bilirkişi raporu ve ek raporlarında açık ve gizli ayıpların tespiti yapılarak gizli ayıplar yönünden bu ayıpların ne zaman ortaya çıkacağının belirtildiği, dairede bulunan eksik metrekare hususunun, davacının satın aldığı bağımsız bölümün ekonomik değerini düşüren açık ayıp niteliğinde olduğu, davalının bu ayıbı gizlemek için herhangi bir hileye başvurmadığı, davacının bu ayıptan bağımsız bölümü satın ve teslim aldığı tarihte kolayca bilgi sahibi olabileceği, davacı tarafından gönderilen ihtarnamenin 21.10.2011 tarihinde davalıya tebliğ edildiği, o halde teslim, tapu kaydının devri, itarnamenin tebliğ tarihi ve dava tarihi nazara alındığında davacının ihbar yükümlülüğünü yerinde getirmediğinin anlaşılmasına göre, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun kararın onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Mahkeme kararının ONANMASINA,
6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
23.01.2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C. Yargıtay 3.HUKUK DAİRESİ Esas:2023-1911 Karar:2024-344 Karar Tarihi:23.01.2024
Taraflar arasında Mahkemede görülen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili, müvekkilinin davalıdan 09.02.2010 tarihli gayrimenkul satış sözleşmesi ile konut satın aldığını, konutun birçok bölümünde ve sitenin ortak alanlarında fen inşaat ve sanat kurallarına aykırılık nedeniyle birçok eksikliğin ve ayıplı işlerin bulunduğunu, taşınmazın projeye aykırı inşa edilmesi nedeniyle iskan ruhsatı alınamadığını, ayıp ve eksikler nedeniyle taşınmazın değerinin düştüğünü ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL tazminatın teslim tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksek faizle davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, ıslahla talebini 28.000,00 TL’ye yükseltmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili, davacının imzasını taşıyan daire teslim tutanağı ile davacının daireyi eksiksiz olarak aldığını açıkça beyan ve kabul ettiğini, davacının hiçbir ihbar süresine uymayarak teslimden uzun süre geçtikten sonra delil göstermeksizin işbu davayı açtığını, müvekkilinin teknik şartname ve gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinde yüklendiği tüm edimleri eksiksiz olarak ifa ederek söz konusu daireyi eksiksiz ve ayıpsız olarak davacıya teslim ettiğini, teslimden sonra oluşan ve oluşacak zararlardan müvekkilinin sonumlu tutulamayacağını savunarak davanın reddini dilemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 09.03.2016 tarihli 2013/93 E., 2016/512 K. sayılı kararıyla; ilk bakışta fark edilmeyecek veya zamanla ortaya çıkabilecek nitelikteki gizli ayıplı işler ile sözleşmeyle vaat edilen ve yerine getirilmeyen eksik iş niteliğinde ayıpların bulunduğu gerekçesiyle; davanın kabulüne, 10.000,00 TL'nin dava tarihinden, 18.000,00 TL'nin ıslah tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkemece davanın kabulüne ilişkin verilen karara yönelik süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 18.12.2019 tarihli ve 2016/23528 E., 2019/12779 K. sayılı kararıyla, davacının ileri sürdüğü hususların açık ayıp veya gizli ayıp olduğu belirlenerek ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı değerlendirilmek suretiyle hüküm kurulması gerektiği belirtilerek Mahkeme kararı bozulmuştur.
B. İkinci Bozma Kararı
1.Mahkemenin 16.02.2022 tarihli, 2021/727 E, 2022/93 K. sayılı kararıyla davacı vekilince dava dışı akitliler ile birlikte davaya konu taşınmazda tespit edilen ayıplara ilişkin olmak üzere davalı şirkete ihtarname çekildiği, ihtarnamenin davalı şirkete 21.10.2010 tarihinde tebliğ edildiği, ayıp ihbarının süresinde yapılmış olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin verilen karara yönelik süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 23.11.2022 tarihli ve 2022/4158 E., 2022/8858 K sayılı kararıyla taşınmazın davacı tarafa 23.10.2010 tarihli teslim tutanağı ile teslim edildiği, 2011/20491 yevmiye nolu ihtarnamenin davalıya 18.10.2011 tarihinde gönderildiği ve 21.10.2011 tarihinde tebliğ edildiği, Mahkemece ihtarname tebliğ tarihinin 21.10.2010 olduğunun kabulü ile hatalı ve yanlış değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla somut olayda ayıp ihbarının gerek açık gerek gizli ayıplar bağlamında süresi içerisinde usulüne uygun olarak bildirilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; tarafları, konusu, karar içeriği aynı olan başka bir dosyanın 13. Hukuk Dairesince onandığını, ortalama bir tüketiciden bir dairenin net alanını normal bir muayene ile kolayca ölçebilecek durumda olmasının ve net alan, brüt alan tarifini bilmesinin, mimari bilgiye sahip olmasının beklenmesinin mümkün olmadığını, daire net m2 sindeki eksikliğin açık ayıp olarak kabulünün ve bu kararın emsal olarak kabul edilmesinin Yargıtay tarafından gözardı edilen tüketiciler aleyhine olumsuz sonucunun olacağını ileri sürerek Mahkeme kararının bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ayıplı taşınmazdan dolayı değer kaybının tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. Usuli kazanılmış hak olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).
2. Bundan başka, Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş olan bu kısımları lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK).
3. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
Temyizen incelenen kararda, Mahkemece bozma ilamına uyularak alınan bilirkişi raporu ve ek raporlarında açık ve gizli ayıpların tespiti yapılarak gizli ayıplar yönünden bu ayıpların ne zaman ortaya çıkacağının belirtildiği, dairede bulunan eksik metrekare hususunun, davacının satın aldığı bağımsız bölümün ekonomik değerini düşüren açık ayıp niteliğinde olduğu, davalının bu ayıbı gizlemek için herhangi bir hileye başvurmadığı, davacının bu ayıptan bağımsız bölümü satın ve teslim aldığı tarihte kolayca bilgi sahibi olabileceği, davacı tarafından gönderilen ihtarnamenin 21.10.2011 tarihinde davalıya tebliğ edildiği, o halde teslim, tapu kaydının devri, itarnamenin tebliğ tarihi ve dava tarihi nazara alındığında davacının ihbar yükümlülüğünü yerinde getirmediğinin anlaşılmasına göre, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun kararın onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Mahkeme kararının ONANMASINA,
6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
23.01.2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C. Yargıtay 3.HUKUK DAİRESİ Esas:2023-1911 Karar:2024-344 Karar Tarihi:23.01.2024
Taraflar arasında Mahkemede görülen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili, müvekkilinin davalıdan 09.02.2010 tarihli gayrimenkul satış sözleşmesi ile konut satın aldığını, konutun birçok bölümünde ve sitenin ortak alanlarında fen inşaat ve sanat kurallarına aykırılık nedeniyle birçok eksikliğin ve ayıplı işlerin bulunduğunu, taşınmazın projeye aykırı inşa edilmesi nedeniyle iskan ruhsatı alınamadığını, ayıp ve eksikler nedeniyle taşınmazın değerinin düştüğünü ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL tazminatın teslim tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksek faizle davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, ıslahla talebini 28.000,00 TL’ye yükseltmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili, davacının imzasını taşıyan daire teslim tutanağı ile davacının daireyi eksiksiz olarak aldığını açıkça beyan ve kabul ettiğini, davacının hiçbir ihbar süresine uymayarak teslimden uzun süre geçtikten sonra delil göstermeksizin işbu davayı açtığını, müvekkilinin teknik şartname ve gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinde yüklendiği tüm edimleri eksiksiz olarak ifa ederek söz konusu daireyi eksiksiz ve ayıpsız olarak davacıya teslim ettiğini, teslimden sonra oluşan ve oluşacak zararlardan müvekkilinin sonumlu tutulamayacağını savunarak davanın reddini dilemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 09.03.2016 tarihli 2013/93 E., 2016/512 K. sayılı kararıyla; ilk bakışta fark edilmeyecek veya zamanla ortaya çıkabilecek nitelikteki gizli ayıplı işler ile sözleşmeyle vaat edilen ve yerine getirilmeyen eksik iş niteliğinde ayıpların bulunduğu gerekçesiyle; davanın kabulüne, 10.000,00 TL'nin dava tarihinden, 18.000,00 TL'nin ıslah tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkemece davanın kabulüne ilişkin verilen karara yönelik süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 18.12.2019 tarihli ve 2016/23528 E., 2019/12779 K. sayılı kararıyla, davacının ileri sürdüğü hususların açık ayıp veya gizli ayıp olduğu belirlenerek ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı değerlendirilmek suretiyle hüküm kurulması gerektiği belirtilerek Mahkeme kararı bozulmuştur.
B. İkinci Bozma Kararı
1.Mahkemenin 16.02.2022 tarihli, 2021/727 E, 2022/93 K. sayılı kararıyla davacı vekilince dava dışı akitliler ile birlikte davaya konu taşınmazda tespit edilen ayıplara ilişkin olmak üzere davalı şirkete ihtarname çekildiği, ihtarnamenin davalı şirkete 21.10.2010 tarihinde tebliğ edildiği, ayıp ihbarının süresinde yapılmış olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin verilen karara yönelik süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 23.11.2022 tarihli ve 2022/4158 E., 2022/8858 K sayılı kararıyla taşınmazın davacı tarafa 23.10.2010 tarihli teslim tutanağı ile teslim edildiği, 2011/20491 yevmiye nolu ihtarnamenin davalıya 18.10.2011 tarihinde gönderildiği ve 21.10.2011 tarihinde tebliğ edildiği, Mahkemece ihtarname tebliğ tarihinin 21.10.2010 olduğunun kabulü ile hatalı ve yanlış değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla somut olayda ayıp ihbarının gerek açık gerek gizli ayıplar bağlamında süresi içerisinde usulüne uygun olarak bildirilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; tarafları, konusu, karar içeriği aynı olan başka bir dosyanın 13. Hukuk Dairesince onandığını, ortalama bir tüketiciden bir dairenin net alanını normal bir muayene ile kolayca ölçebilecek durumda olmasının ve net alan, brüt alan tarifini bilmesinin, mimari bilgiye sahip olmasının beklenmesinin mümkün olmadığını, daire net m2 sindeki eksikliğin açık ayıp olarak kabulünün ve bu kararın emsal olarak kabul edilmesinin Yargıtay tarafından gözardı edilen tüketiciler aleyhine olumsuz sonucunun olacağını ileri sürerek Mahkeme kararının bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ayıplı taşınmazdan dolayı değer kaybının tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. Usuli kazanılmış hak olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).
2. Bundan başka, Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş olan bu kısımları lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK).
3. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
Temyizen incelenen kararda, Mahkemece bozma ilamına uyularak alınan bilirkişi raporu ve ek raporlarında açık ve gizli ayıpların tespiti yapılarak gizli ayıplar yönünden bu ayıpların ne zaman ortaya çıkacağının belirtildiği, dairede bulunan eksik metrekare hususunun, davacının satın aldığı bağımsız bölümün ekonomik değerini düşüren açık ayıp niteliğinde olduğu, davalının bu ayıbı gizlemek için herhangi bir hileye başvurmadığı, davacının bu ayıptan bağımsız bölümü satın ve teslim aldığı tarihte kolayca bilgi sahibi olabileceği, davacı tarafından gönderilen ihtarnamenin 21.10.2011 tarihinde davalıya tebliğ edildiği, o halde teslim, tapu kaydının devri, itarnamenin tebliğ tarihi ve dava tarihi nazara alındığında davacının ihbar yükümlülüğünü yerinde getirmediğinin anlaşılmasına göre, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun kararın onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Mahkeme kararının ONANMASINA,
6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
23.01.2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yazının sonuna geldiniz. Yazımızı beğendiğinizi umuyoruz.
Bu yazıyla ilgili veya başka herhangi bir hukuki sorunuzda tarafımızla iletişime geçmekten çekinmeyiniz. Mesajınızı bekliyoruz.
© 2017- 2025
Maya Avukatlık Bürosu.
Tüm hakları saklıdır.