
Evlilik birliğinin devamı, yalnızca duygusal ve ekonomik dayanışmaya değil, aynı zamanda taraflar arasındaki cinsel uyum ve yakınlığın varlığına da bağlıdır. Eşlerden birinin sürekli biçimde cinsel yakınlıktan kaçınması veya diğer eşe karşı cinsel anlamda ilgisiz kalması, Yargıtay uygulamasında evlilik birliğini temelinden sarsan sebeplerden biri olarak kabul edilmektedir. Cinsel isteksizlik, eşin ruhsal ve bedensel bütünlüğünü zedeleyen, onu değersizlik ve reddedilme duygusuna iten bir davranıştır. Nitekim Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 17.06.2025 tarihli kararında da, taraflar arasında cinsel ilişkinin erkeğin isteksizliğinden kaynaklı olarak gerçekleşmemesinin, evlilik birliğinin sarsılmasına yol açtığı açıkça belirtilmiş; bu davranış, evlilik yükümlülüklerinin ihlali kapsamında kusurlu bir tutum olarak değerlendirilmiştir. Dolayısıyla, makul bir sebebe dayanmayan ve süreklilik kazanan cinsel soğukluk, evlilik birliğini sürdürmeyi imkânsız hale getiren boşanma sebebi niteliğindedir.
Eşin Diğer Eşi Cinsel Yönden Rencide Etmesi ve Eşit Kusur İlkesi
Bununla birlikte, bir eşin cinsel yönden isteksizliği, diğer eşe, bu mahrem durumu alenileştirme ya da küçük düşürücü biçimde dile getirme hakkı vermez. Evliliğin temelinde yer alan sadakat ve saygı yükümlülüğü, eşlerin birbirlerinin mahremiyetini korumasını gerektirir. Bu nedenle, eşin toplum içinde, aile fertleri veya üçüncü kişiler nezdinde, diğer eşi cinsel yönden yetersiz gösterecek ifadelerde bulunması, Yargıtay içtihatlarında açıkça rencide edici ve onur kırıcı davranış olarak nitelendirilmektedir. Somut kararda da, kadının, erkeğin ailesi yanında “Halil erkek değil, yapamadı” şeklinde konuştuğu sabit görülmüş; bu davranışın, erkeğin cinsel ilgisizliğiyle birlikte evlilik birliğini temelden sarsan olaylar arasında karşılıklı ve eşit kusur oluşturduğu vurgulanmıştır. Böylece Yargıtay, tarafların birbirine yönelttiği bu iki farklı ancak aynı derecede yıkıcı davranışı, evliliğin ortak temellerine zarar veren eylemler olarak değerlendirmiş; birinin cinsel yükümlülüğünü ihlali, diğerinin mahremiyeti ihlali karşısında eşit kusur ilkesini benimsemiştir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 17.06.2025 T. 2024/9060 E. 2025/5953 K.
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı- davalı kadın vekili tarafından birleşen davanın kabulü, evliliğin iptali talebinin reddi, kusur belirlemesi, reddedilen nafakalar, hükmedilen tazminatların miktarı, yargılama gideri ve vekâlet ücreti yönünden; davalı- davacı erkek vekili tarafından ise kusur belirlemesi, hükmedilen ve reddedilen tazminatlar ile reddi hakim talebi yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
1.Davalı-davacı erkeğin reddi hakim talebine yönelik temyiz dilekçesinin incelenmesinde;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre İlk Derece Mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde İlk Derece Mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, erkek vekilince istinaf dilekçesinde reddi hakim talebi ileri sürülmemiş olup, kaldı ki reddi hakim talebi 6100 sayılı Kanun'un 38 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen sürede de ileri sürülmemiştir. Bu nedenle erkeğin buna ilişkin temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2.Davalı-davacı erkek vekilinin reddedilen yön dışındaki yönlerden, davacı-davalı kadın vekilinin ise tüm yönlerden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü;
a)Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre davacı-davalı kadının tüm, davalı-davacı erkeğin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
b)Davacı-davalı kadın tarafından evliliğin butlan sebebiyle iptali, kabul edilmemesi halinde evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına ve fer'îlere karar verilmesi talebiyle dava açılmıştır. Davalı- davacı erkek tarafından ise birleşen dava ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma talep edilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin eksik inceleme nedeniyle verdiği iki kaldırma kararından sonra İlk Derece Mahkemesince verilen son kararda birliğin sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda, erkeğin annesinin evlilik birliğine sürekli müdahale etmesi ve erkeğin bu duruma sessiz kalması, kadına karşı cinsel yönden soğuk ve ilgisiz davranması, her ne kadar alınan sağlık raporlarında her iki tarafta da cinsel yönden organik bir problem bulunmasa da taraflar arasında erkekten kaynaklanan sebeplerle cinsel ilişki yaşanmaması nedeniyle erkeğin ağır kusurlu; erkeğin ailesi ve çevresi yanında erkek hakkında küçük düşürücü ve rencide edici sözler söylemesi nedeniyle kadının az kusurlu olduğu gerekçesiyle her iki davanın kabulüne, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, kadının evliliğin butlan nedeniyle iptali talebinin reddine, kadının nafaka taleplerinin reddine ve kadın yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmiştir. Her iki tarafın kararı istinaf etmeleri üzerine Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf taleplerinin ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
Mahkemece her ne kadar boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu kanaatine varılmış ise de; erkeğe yüklenen annesinin evliliğe müdahalesine sessiz kalması vakıası kadın tarafından ispatlanamamış olup, dosyaya sunulan mesaj kayıtlarından kadının, erkeğin annesi ile irtibat halinde olma isteğinde olduğu anlaşılmakla, bu durumun erkeğe kusur olarak yüklenmesi hatalıdır. Somut durumda, erkekten kaynaklanan sebeplerle taraflar arasında cinsel ilişki yaşanamadığı ve kadının erkeğin ailesinin yanında “Halil erkek değil, yapamadı” şeklinde rencide edici ve küçük düşürücü şekilde konuştuğu sabittir. Gerçekleşen bu durum karşısında tarafların evlilik birliğinin sarsılmasına neden olan olaylarda eşit kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Hal böyleyken yanılgılı kusur belirlemesi ve değerlendirme sonucu erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğunun kabulü doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
c)Yukarıdaki paragrafta açıklandığı üzere boşanmaya sebebiyet veren olaylarda taraflar eşit kusurlu olup, eşit kusurlu eş yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilemez. Davacı-davalı kadın yararına 4721 sayılı Kanunu'nun 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası koşulları somut olayda gerçekleşmemiştir. O halde, kadının maddî ve manevî tazminat isteğinin reddine karar vermek gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde kadın lehine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı-karşı davacı erkek vekilinin reddi hakim talebine yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2.Davalı-karşı davacı erkek vekilinin diğer, davacı-karşı davalı kadın vekilinin tüm temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
a.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi ve kadın lehine hükmedilen tazminatlar yönünden erkek yararına ORTADAN KALDIRILMASINA,
b.İlk Derece Mahkemesi kararının kusur belirlemesi ve kadın lehine hükmedilen tazminatlar yönünden erkek yararına BOZULMASINA,
c.Davacı-davalı kadın vekilinin tüm, davalı-davacı erkek vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazlı temyiz giderinin ....'ya yükletilmesine,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıran ....'e iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
17.06.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Yazının sonuna geldiniz. Yazımızı beğendiğinizi umuyoruz.
Bu yazıyla ilgili veya başka herhangi bir hukuki sorunuzda tarafımızla iletişime geçmekten çekinmeyiniz. Mesajınızı bekliyoruz.
© 2017- 2025
Maya Avukatlık Bürosu.
Tüm hakları saklıdır.


