ZİLYETLİK ŞERHİNİN İPTALİ İSTEMİ - TESİS KADASTROSUNDA TUTANAĞIN BEYANLAR HANESİNDE KULLANIMA YÖNELİK ŞERH VERİLMESİNİN HUKUKEN MÜMKÜN BULUNMADIĞI- KULLANICI KADASTROSU TUTANAĞININ İPTALİ
T.C. Yargıtay 7.HUKUK DAİRESİ Esas:2023-1034 Karar:2024-1275 Karar Tarihi:04.03.2024
Taraflar arasındaki zilyetlik şerhinin iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince; asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.
Kararın asıl ve birleştirilen davada davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden hüküm tesisine, asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı asıl davada davacılar vekili ile asıl ve birleştirilen davada davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Asıl davada davacılar vekili dava dilekçesinde, dava konusu 1402 parsel sayılı taşınmaza ilişkin 25.01.2013 tarihinde kadastro tespiti yapıldığını, edinme kısmında taşınmazın 1995 yılından bu yana tarla vasfı ile ... oğlu ...'ın kullanımında olduğunun belirtildiğini, oysa bu taşınmazın evveliyatı ile birlikte davacıların murisi ...'a ait olup ölümü ile davacılara intikal ettiğini, iştirak halinde davacılar tarafından kullanıldığını, kadastro tespiti sırasında davalının lehine kullanıcı olarak tespit yaptırdığını belirterek, taşınmazın beyanlar hanesinde yer olan ...'un kullanımına ilişkin şerhin iptalini ve taşınmazın davacıların kullanımında olduğunun tespitini talep etmiştir.
2. Birleştirilen davada davacı ... vekili, müvekkilinin Atilla Mutluay’ın mirasçılarından olduğunu belirterek aynı iddia ile dava açmıştır.
II. CEVAP
1. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde, tespit tutanaklarının usulüne uygun düzenlendiğini ve itirazsız kesinleştiğini, dava açma süresinin geçtiğini, davacıların dava konusu taşınmazı hiç kullanmadıklarını, tespit öncesi ve sonrasında davalının kullandığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
2. Dahili davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde, davacının taşınmazla yasal bir ilişkisinin bulunmadığını, taşınmaz orman olup 2/B maddesince orman sınırları dışına çıkarılmış taşınmaz olmadığı takdirde kullanıcı şerhinin tapuya kaydının mümkün olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının iddiasının ispatlanmış olması gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davaların kabulüne, dava konusu 1402 parsel sayılı taşınmazın beyanlar hanesindeki \"...'un kullanımındadır\" şerhinin iptaline, asıl ve birleştirilen davada davacı murisi Atilla Mutluay'ın kullanımında olduğu şerhinin beyanlar hanesine tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Asıl ve birleştirilen davada davalı ... vekili istinaf başvurusunda, davanın kadastro tutanağına ilişkin olup itiraz süresinin geçtiğini, Mahkemenin görevsiz olduğunu, taraf teşkilinin sağlanmadığını, dava karar aşamasında iken ayrı dava açılarak birleştirme kararı verilmesinin hatalı olduğunu, davacıların babasının kadastro tespiti kesinleştikten yıllar sonra öldüğünü, babaları ve davacıların hiçbir itirazda bulunmadıklarını, davacıların dava konusu parseli hiç kullanmadıklarını, müvekkilinin dava konusu taşınmazı da 20 yılı aşkın süredir kullandığını ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu taşınmaz hakkında Kadastro Kanunu'nun Ek 4 üncü maddesi uyarınca kullanım kadastrosu yapılmayıp, Kadastro Kanunu'nun geçici 8 inci maddesi uyarınca tescil harici taşınmazların mülkiyetinin belirlenmesine ilişkin kadastro çalışması (tesis kadastrosu) yapıldığı, bu tür kadastro çalışmalarında ancak 19 uncu madde uyarınca taşınmaz üzerindeki muhdesatın beyanlar hanesinde gösterilmesinin mümkün olduğu, tesis kadastrosunda tutanağın beyanlar hanesinde kullanıma yönelik şerh verilmesinin hukuken mümkün bulunmadığından asıl ve birleştirilen davanın reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek, istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, asıl ve birleştirilen davanın ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davacılar vekili ile asıl ve birleştirilen davada davalı vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1. Asıl davada davacılar vekili temyiz başvurusunda; davalının istinaf gerekçesi yapmadığı hususun gerekçe yapılmasının hatalı olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesinin talebi aştığını, davalı lehine işlenen şerhin davalı adına hak yaratma amacıyla yapıldığının açık olduğunu, yapılan işlemin gerçek amacı sorgulanarak kötü niyetli davalı işleminin ortadan kaldırılması gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
2. Asıl ve birleştirilen davada davalı ... vekili temyiz başvurusunda, lehine hükmedilen vekalet ücretinin ve Bölge Adliye Mahkemesi gerekçesinin hatalı olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, tapu kaydının beyanlar hanesindeki kullanım şerhinin iptali ve taşınmazın davacıların kullanımında olduğunun tespiti ile tapuya tescili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 3402 sayılı Kadastro Kanunu.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup asıl davada davacılar vekili ile asıl ve birleştirilen davada davalı vekili tarafından temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.03.2024 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.
© 2017- 2023
Maya Avukatlık Bürosu.
Tüm hakları saklıdır.