Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen bağışlamadan rücu hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının maliki olduğu Aydın ili, ... ilçesi, ... mevki 4582 parsel numaralı taşınmazını Köşk Tapu Müdürlüğü'nün 15.07.2013 tarih ve 2013/2291 yevmiye numaralı işlemi ile davalı ... Derneğine tapuda bedelsiz olarak bağışladığını, davacının bu bağıştaki amacının dava konusu taşınmaz üzerine yatılı kız Kur'an kursu yapılması olduğunu, nitekim taraflar arasında imzalanan taahhütnamede bu hususa açıkça yer verildiğini, davanın açılmasına kadar geçen 2,5 yıllık süreçte dava konusu taşınmazda inşaat yapmak üzere hiçbir başvuruda bulunulmadığını, bunun üzerine davacının .... Noterliğinin 19.10.2015 tarihli ihtarnamesi ile taşınmazın tarafına iade edilmesini talep ettiğini, davalı Derneğin dava konusu taşınmazı üçüncü kişilere icara verdiğini, ayrıca dava konusu taşınmazı satılığa çıkardığını öğrendiklerini, davalı Derneğin kendilerine koşullu olarak bağışlanan dava konusu taşınmaza ilişkin bağışlama koşulunu yerine getirmediğini ileri sürerek Aydın ili, ... ilçesi, ... mevki 4582 parselde kayıtlı taşınmazın davalı Dernek adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Dernek vekili cevap dilekçesinde; dava dilekçesindeki iddiaları kabul etmediklerini, müvekkilinin bağışlamaya bağlanan yükümlülüğü yerine getirmekten kaçınmadığını, dava konusu taşınmazın öğrenci yurdu yapılmak kaydıyla bağışlandığını ancak bu yükümlülüğün gerçekleştirilmesi için herhangi bir süre öngörülmediğini, bağışlama işlemi yapılırken davacı ... davalı tarafın dava konusu taşınmazın imarlı olmadığını bildiğini, bu nedenle süre öngörülmediğini, zira taşınmazın bulunduğu yerin yerleşim yerlerine uzaklığı nedeniyle ne zaman imar planı içine alınacağının bilinmediğini, imar mevzuatı gereğince yükümlülüğün yerine getirilebilir hale gelmesinin de ön şart olduğunu, ön şartın gerçekleşmesinin sürece bağlı olduğunun bağışlama tarihinde davacı tarafından açıkça bilindiğini, davalı Derneğin imar durum araştırması yaptığını, Belediye ile görüştüğünü, ancak bu süreçlerin uzun sürdüğünü, yükümlülüğün değerinin taşınmazın değerinden çok fazla olduğunu, bu nedenle yüklemenin ifası için makul sürenin aşılmadığını, müvekkili Derneğin dava konusu taşınmaz üzerinde öğrenci yurdu yapamamasının tamamen imarın buna müsait olmayışından kaynaklandığını, dava konusu taşınmazın satılacağı iddiasının asılsız olduğunu, taşınmazın önüne öğrenci yurdu yapılacağına dair bilgi levhası konulduğunu, taşınmazın icara verilmesinin bağıştan rücu sebepleri arasında sayılmadığını, taşınmazın bakılıp gözetilmesi amacıyla icara verilmesinin doğal olduğunu, Derneğin kendisine ait taşınmazdan gelir elde etmesinin hukuka uygun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Aydın 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.03.2018 tarihli ve 2016/269 Esas, 2018/144 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın bağışlanma amacının öğrenci yurdu yapılması olmasına rağmen davalı Dernek tarafından bu konuda girişimde bulunulmadığı, bu taşınmazın öğrenci yurdu yapılması haricinde başka amaçla kullanılmayacağı ve kullanılması halinde bedelsiz iade edileceğinin taraflar arasında düzenlenen taahhütnameden anlaşıldığı, davalı tarafın bu taşınmazı icara vererek kira gelirini kullanma suretiyle yararlandığı ve böylece taraflar arasında güvene dayalı olarak yapılan bağışlamanın amacına uygun kullanılmadığı gerekçesiyle taşınmazın tapu kaydının iptaline ve bağışlayan adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Kaldırma Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin 20.06.2018 tarihli ve 2018/1072 Esas, 2018/997 Karar sayılı kararı ile; dava konusu taşınmazın harca esas değerinin belirlenmesi, davalı tarafın cevap dilekçesinde yemin deliline dayanması nedeniyle yemin delilinin hatırlatılması ve bağışlamadan rücu davasının hak düşürücü süre içinde açılıp açılmadığının tespit edilmesi gerektiği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın yeniden incelenmek üzere İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
C. Kaldırma Kararı Sonrasında İlk Derece Mahkemesince Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin 13.09.2019 tarihli ve 2018/207 Esas, 2019/274 Karar sayılı kararıyla; davacı tarafça taşınmazın keşifte belirlenen değeri üzerinden eksik harcın tamamlandığı, davalının yemin deliline başvurmayacağını beyan ettiği, davacının dava konusu taşınmazı öğrenci yurdu yapılması amacıyla bağışladığı, tarafların imzaladığı taahhütnamede taşınmazın başka bir amaçla kullanılması halinde davacıya bedelsiz iade edileceğinin ifade edildiği, ancak bağışlama işleminden itibaren 2-2,5 yıl geçmesine rağmen davalı tarafın herhangi bir inşaat işine başlamadığı, keşifte dinlenen tanık anlatımlarına göre dava konusu taşınmazın satılığa çıkarıldığı bilgisinin davacıya verilmesinden 15-20 gün sonra davanın açıldığı, bu nedenle hak düşürücü sürenin de geçmediği, yine keşifte aldırılan fen bilirkişi raporunda taşınmazın keşif tarihi itibari ile dahi imar planı dışında kaldığı, dosya içerisindeki Köşk Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğünden gelen yazıda taşınmazın mevzi imar palanı içerisinde olmadığı için yurt yapılamayacağı ve taşınmaza inşaat izin ruhsat başvurusunda da bulunulmadığının açıklandığı, bu hali ile bağışlama amacının yerine getirilmesinin mümkün olmadığı, nitekim davalının keşifte dinlenen tanık anlatımlarından taşınmazı satılığa çıkardığı, bağışlama sözleşmesine aykırı davranışta bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
D. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
E. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesi 25.04.2022 tarihli ve 2019/2733 Esas, 2022/1136 Karar sayılı kararıyla; davacıya ait taşınmazın 15.07.2013 tarihinde davalı derneğe \"öğrenci yurdu yapılmak kaydıyla\" devredildiği, taşınmazın amacına uygun olarak kullanılmadığı ve satışa çıkarıldığı haberi üzerine davacı tarafından 19.10.2015 tarihli ihtarname çekildiği ve 08.04.2016 tarihinde de davanın açıldığı, dosya kapsamı ve toplanan delillerden davanın bir yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı, davaya konu taşınmazın belediye imar planları dışında incir bahçesi olduğu, imar kapsamına alınmasının mümkün olmadığı, dolayısıyla öğrenci yurdu yapılmasına ilişkin ruhsatın da alınma ihtimali olmadığı, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA ve BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 03.04.2023 tarihli ve 2022/5278 Esas, 2023/1999 Karar sayılı kararıyla; davacı ile davalı Dernek arasında imzalanan 15.07.2013 tarihli taahhütnamede dava konusu taşınmazın Köşk Kur'an kız yurdu yapılmak üzere davacı tarafından bağışlandığı, başka bir amaç için kullanılamayacağı, aksi halde arazinin davacıya bedelsiz iade edileceğini Dernek yönetiminin taahhüt ettiği, dava konusu taşınmazın aynı gün davalı Derneğe tapuda bağış suretiyle devredildiği, taşınmazın beyanlar hanesinde de 'öğrenci yurdu yapılmak kaydıyla' ibaresinin yer aldığı, dava konusu taşınmaza bağış amacına uygun olarak öğrenci yurdu yapılmadığı gerekçesiyle davacı vekili tarafından davalı Derneğe 19.10.2015 tarihli taşınmazın davacıya iadesi talepli ihtarname gönderildiği, 08.04.2016 tarihinde de davanın açıldığı, davalı vekilinin cevap dilekçesi ekinde sunmuş olduğu Köşk Belediye Başkanlığı İmar İşleri Servisinin davalı Derneğe hitaben verilen 26.04.2016 tarihli cevabi yazısında 4582 parsel sayılı taşınmazın uygulama imar planı dışında kaldığı belirtildiği gibi Köşk Belediye Başkanlığı'ndan gelen 15.09.2017 tarihli müzekkere cevabında dava konusu taşınmazın uygulama imar planı dışında kaldığı, öğrenci yurdu yapılamayacağı ve bu taşınmaza herhangi bir inşaat izni başvurusu yapılmadığının ifade edildiğinin anlaşıldığı, dava konusu 4582 parsel sayılı taşınmazın niteliğinin tapu kaydında incir bahçesi olarak yazıldığı, ancak taşınmazın tarla vasfında olduğunun hem davacının oğlu olan tanığın beyanı, hem de fen bilirkişi raporu ile tespit edildiği, davacının bağış sırasında dava konusu taşınmazın imar düzenlemesi dışında olduğunu bilerek bağışladığı, bağışın gerçekleşmesi gereken sürenin taraflarca belirlenmediği gözetildiğinde davalının koşullu bağışı yerine getirememesinin kendinden kaynaklanan bir nedenle olmadığının açık olduğu, hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğu gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesi yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; yapılan yargılama, toplanan deliller ve bozma ilamı doğrultusunda davanın reddi gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; müvekkilinin bağış sırasında dava konusu taşınmazın imar düzenlemesi dışında olduğunu bilerek bağışladığı yönündeki değerlendirmenin hatalı olduğunu, dava konusu taşınmazın tarla vasfında olduğunu belirten davacının oğlunun da 'taşınmazın imar sahasında olup olmadığını bilemem' şeklindeki beyanından dava konusu taşınmazın imar düzenlemesi kapsamında olup olmadığını bilmediğinin açık olduğunu, bağış işleminin yapıldığı tarihte 78 yaşında olan müvekkilinin dava konusu taşınmazın imar düzenlemesi dışında olduğunu bilmediğini, dava konusu taşınmazın imar planı kapsamında olmadığını ve öğrenci yurdu yapılmasına ilişkin ruhsatın alınma imkanın olmadığını yargılama sırasında Köşk Belediye Başkanlığı'nın cevabi yazısı ile öğrendiğini, bu durumu bilseydi hayatın olağan akışı gereği şartlı bağışta bulunmayacağını, davalının dava konusu taşınmazın imar planı kapsamında olmadığını ve öğrenci yurdu yapılmasına ilişkin ruhsatın alınma imkanın olmadığını bağış işleminin yapıldığı tarihte bildiğini cevap dilekçesinde ikrar ettiğini, davalının yüklemeli bağışı yerine getiremeyeceğini bildiği halde bu durumdan müvekkilini haberdar etmeyerek bağış işleminin gerçekleşmesini sağladığını, bu hususun dahi davalı tarafın kötü niyetini açıkça ortaya koyduğunu, dava konusu taşınmazın devrinden itibaren 10 yıldan fazla bir süre geçmesine rağmen davalı tarafça taşınmazın imar planı içerisine alınmasına ilişkin hiçbir girişimde bulunulmadığını, bu durumun davalının bağışlamadaki asıl şartı gerçekleştirmek gibi bir düşüncesinin olmadığını ortaya koyduğunu, bağış işlemi yapılırken süre şartının konulmamış olmasının bağışlanana sınırsız bir süre tanındığı anlamına gelmeyeceğini, müvekkilinin dava konusu taşınmazı bağışlamadaki amacının öğrenci yurdu yapılması olduğu, bu şartın gerçekleşmemesi durumunda müvekkilinin bağıştan rücu hakkının doğduğunu, davalı derneğin bağışlamaya aykırı bir biçimde dava konusu taşınmazı icara vererek gelir elde etme amacıyla kullandığını ve 15.07.2013 tarihinde imzalanan taahhütnameye aykırı hareket ettiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, bağışlamadan rücu hukuki nedenine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı TBK'nın 291, 295 ve 297 nci maddeleri.
3.Değerlendirme
1. Bağıştan dönme (rücu), bağışlayanın tek yanlı, bağışlanana varması gereken beyanıyla geriye etkili olarak hukuki ilişkiye son veren yenilik doğurucu bir haktır. Bağışlayan koşullu veya mükellefiyetli şekilde bağışta bulunmuşsa, bağışlanandan hukuka, ahlaka aykırı veya imkansız olmadığı sürece 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 291 inci maddesi uyarınca koşul veya mükellefiyetin yerine getirilmesini isteyebilir. Haklı bir neden olmaksızın yerine getirilmemesi halinde de TBK'nin 295 inci maddesine dayanarak bağıştan dönme hakkını kullanıp verdiğini geri isteyebilir.
2. Bağış sözleşmesindeki koşul veya mükellefiyetin niteliğinin, kapsamının, yerine getirilme zamanının tam olarak tespiti büyük önem taşır. Bu itibarla, salt kullanılan sözlerin değil tarafların gerçek iradelerinin ve bağışlayanın asıl amacının ortaya çıkarılması gerekir. Ayrıca amacın gerçekleşmeyeceğinin kesin biçimde anlaşılması tarihi ile bu tarihten itibaren TBK'nin 297 nci maddesine göre bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde bağıştan dönme (rücu) hakkının kullanılıp kullanılmadığının araştırılması da zorunludur.
3.TBK'nin \"Bağışlamanın geri alınması\" başlıklı 295 inci maddesinde, \"Bağışlayan, aşağıdaki durumlardan biri gerçekleşmişse, elden bağışlamayı veya yerine getirdiği bağışlama sözünü geri alabilir ve bağışlananın istem tarihindeki zenginleşmesi ölçüsünde, bağışlama konusunun geri verilmesini isteyebilir:
1.Bağışlanan, bağışlayana veya yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemişse.
2.Bağışlanan, bağışlayana veya onun ailesinden bir kimseye karşı kanundan doğan yükümlülüklerine önemli ölçüde aykırı davranmışsa.
3.Bağışlanan, yüklemeli bağışlamada haklı bir sebep olmaksızın yüklemeyi yerine getirmemişse\" düzenlemeleri mevcuttur.
4. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
5. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Alınması gereken harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
01.04.2024 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.
© 2017- 2023
Maya Avukatlık Bürosu.
Tüm hakları saklıdır.