EMSAL KARARLAR

KOOPERATİF HUKUKU AVUKATI İLETİŞİM VE RANDEVU FORMUNU DOLDURUN

İHRAÇ KARARININ İPTALİ DAVASI - ÇIKARMA KARARININ İPTALİ İÇİN ÖNGÖRÜLEN 3 AYLIK HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRENİN BAŞLAYABİLMESİ İÇİN KARARIN TEBLİĞİ ZORUNLU OLUP HARİCEN ÖĞRENME SONUCA ETKİLİ BULUNMADIĞINDAN KARARDA İSABETSİZLİK BULUNMADIĞI 

T.C. Yargıtay 6.HUKUK DAİRESİ Esas:2023-454 Karar:2024-693 Karar Tarihi:20.03.2024

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve temyiz incelemesinden geçen kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptali davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili davalı kooperatifin üyesi iken, ortaklığına isabet eden bağımsız bölümün kendisine teslim edilmemesi üzerine davalı aleyhine 07.02.2008 tarihinde tapu iptal ve tescil davası açtığını, davanın halen ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/475 Esas sayılı dosyasında devam ettiğini, davalı tarafından yukarıda belirtilen dava dosyasında sunulan beyanlarda müvekkilinin üyelikten ihraç edildiğinin iddia edildiğini, usule uygun bir ihraç kararı ile yönteme uygun bir tebliğ bulunmadığını, usulsüz ve yasal dayanaktan yoksun ihraç işlemi varsa iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın hak düşürücü sürede açılmadığını, davacı, ihracını değişik zamanlarda öğrendiğini, davanın üç aylık hak düşürücü sürede açılmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 28.02.2017 tarihli ve 2014/227 Esas, 2017/204 Karar sayılı kararıyla; 2004 yılında ihracın haricen öğrenildiği iddia edilen tapu iptal ve tescil davasında davalı vekilinin cevap dilekçesinin verildiği 28.03.2008 tarihine kadar ve hatta eldeki davanın açıldığı 2014’e dek davacı tarafından üyelik yükümüne ilişkin herhangi bir aidat ödemesi yapılmaması, davalı kooperatifle ilişki kurulmamasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı, 10 yıl önce verilen ihraç kararının kesinleşmediğinin iddia edilmesinin MK’nın 2. maddesine aykırı olduğu, davacının uzun süre üyelik akıbetini takip etmediği gibi yönteme uygun tebellüğ etmediği ihraç kararına rağmen başkaca işlem de yapmadığı, bu durumda davacının birinci ve ikinci ihtarı iadeli taahhütlü posta işlemi ile tebellüğ ettiği, davanın hak düşürücü sürede açılmadığı gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

 İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 15.11.2018 tarihli ve 201872602 Esas, 2018/1910 Karar sayılı kararıyla; tapu iptal ve tescil davasının 17.07.2008 tarihli celsesinde davacı vekilinin "...biz ihracı cevap dilekçesi ile öğrendik..." demek suretiyle anılan tarihte yani cevap dilekçesinin kendilerine tebliği ile ihraç kararından haberdar olduğu, buna göre yasanın aradığı üç aylık hak düşürücü süre geçtikten sonra huzurdaki davanın açıldığı gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin (kapatılan 23. Hukuk Dairesi) 03.11.2020 tarihli ve 2019/220 Esas, 2020/3387 Karar sayılı ilamıyla; 1163 Sayılı Kooperatifler Kanununun 16. maddesinde çıkarma kararının iptali için öngörülen 3 aylık sürenin hak düşürücü süre olup, mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerektiği, ancak sürenin başlayabilmesi için kararın tebliğinin zorunlu olduğu, bu tebliğin noter kanalıyla da yapılmasının şart olmadığı, sürenin her halükarda tebliğden başladığı, Bölge Adliye Mahkemesince ihraç kararının davacı tarafından tapu iptal ve tescil davası sırasında öğrenildiğinden bahisle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş ise de, bu öğrenmede ihraç kararının tüm unsurları yer almadığından ve ihraç kararının sadece varlığından davacı haberdar olduğundan ihraç kararının yasanın aradığı şekilde öğrenildiğinden söz edilemeyeceği, ihraç kararını içerdiği iddia edilen tebligat parçasında davacının geçici olarak başka bir yere gittiğine dair bir ibare olmadığı gibi tebliği alan kişinin de kim olduğu anlaşılamadığından yapılan tebliğin Tebligat Kanunu ile tebliğ tarihindeki yönetmelik hükümlerine uygun olmadığı, kaldı ki 20.12.2004 tarihli ihraç tebliğinde, ihraç kararının kooperatif yönetim kurulunun 22.12.2004 tarihli kararı ile alındığı belirtilmiş olduğundan, ihraç kararından önce yapılan tebliğin usulsüz olduğu, somut olayda, davacı 2008 yılında tapu iptal ve tescil davası açmış olduğundan MK’nın 2. maddesinin de uygulanamayacağı, bu durumda, ihraç kararı tebliği usulsüz olduğundan, davacının tapu iptal ve tescil davasında verilen süreden sonra ihraç kararı iptal davasını hak düşürücü sürede açmış olduğunun kabulü ile işin esasına girilerek oluşacak uygun sonuç dairesinde karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacıya yapılan birinci ihtarnamede ödeme için Kanun ve kooperatif ana sözleşmesinde belirlenen 30 günlük süreye uyulmadığı, istenilen aidat yönünden muacceliyet kazanmadığı halde davacıdan istenildiği, borca Kanunda belirtilen oranı aşan miktarda faiz talep edildiği, usule ve kanuna aykırı olarak keşide edilen ihtarnamelerin davacının ihracına dayanak teşkil ettiği ve davalı kooperatif yönetim kurulunun 22/12/2004 tarih 125 sayılı kararıyla davacının ihracına karar verilmesine rağmen, ihraç ihtarının düzenlendiği tarihin 20/12/2004 olduğu, daha ihraç kararı alınmadan 20/12/2004 tarihinde ihraç ihtarının düzenlenmesi mümkün olmayacağından davacıya keşide edilen ihtarların ile ihraç ihtarının hukuka uygun olarak keşide edilmediği, bu durumda yönetim kurulu kararının da haksız olduğu gerekçesiyle ihraç kararının iptali ile davacının davalı kooperatife üyeliğinin devamına karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde; davacının ihracı içerikleriyle birçok şekilde öğrendiğini, üç aylık hak düşürücü süre içerisinde dava açmadığından ihtar ve ihracın içeriklerine girilmeksizin davanın reddi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddeleri, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu 16.madde

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 16.maddesi uyarınca çıkarma kararının iptali için öngörülen 3 aylık hak düşürücü sürenin başlayabilmesi için kararın tebliği zorunlu olup haricen öğrenme sonuca etkili bulunmadığından mahkeme kararında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

3. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın

ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

20.03.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.