EMSAL KARARLAR

 

EVLİLİĞİN İPTALİ DAVASI AVUKATIYLA İLETİŞİME GEÇMEK İÇİN TIKLAYINIZ

EVLİLİĞİN İPTALİ DAVASI- KADININ HİÇ EVLİLİK YAPMADIĞINI SÖYLEYEREK YANILTTIĞI VE ERKEĞİN KADINDA BULUNMASI GEREKEN BU VASFIN OLMADIĞINI BİLMESİ DURUMUNDA EVLİLİĞİ YAPMAYACAĞININ ANLAŞILDIĞI - DAVANIN KABULÜ - HÜKMÜN ONANMASI GEREĞİ

T.C. Yargıtay 2.HUKUK DAİRESİ Esas:2023-2554 Karar:2023-4654 Karar Tarihi:11.10.2023

Taraflar arasındaki evliliğin iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile taraflar arasındaki evliliğin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 149 uncu maddesi hükmü uyarınca iptaline karar verilmiştir.

Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vekili kadının boşanma davasına karşı açtığı karşı dava dilekçesinde özetle; tarafların 05.02.2021 tarihinde evlendiğini, bu evlilikten ortak çocuklarının olmadığını, kadının, erkekten evlenmeden önce birtakım sağlık sorunları ve bakire olup olmadığını gizlediğini, taraflar arasındaki evlilik birliğinin bu sebeple fiilen 19.02.2021 tarihinde sona erdiğini, kadının, evlenmeden önce kendisini bekar ve sağlıklı biri olarak tanıttığını ve erkeğe hataya düşürdüğünü, hileli hareketlerde bulunduğunu iddia ederek öncelikle taraflar arasındaki evlilik birliğinin 4721 sayılı Kanun'un 149 uncu ve 150 inci maddeleri uyarınca iptaline, olmadığı takdirde evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiş olup kadının asıl boşanma davası işbu dava dosyasından tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydedilmiş, erkeğin davası yönünden yargılamaya devam edilmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı kadın vekili 25.02.2021 tarihli dilekçesinde açtığı boşanma dava dilekçesinde özetle; tarafların 05.02.2021 tarihinde evlendiklerini, kadının, daha önceden hiç evlenmediğini, davalı ile sosyal medyadan tanıştıklarını ve evlenme kararı aldıklarını, erkeğin, taraflar arasında yaşanan tartışma sonrası boşanmak istediğini söylediğini, tarafların fiilen birlikte yaşadığı 12 gün süresince erkeğin psikolojik şiddet uyguladığını ve kadını ortak konuttan kovduğunu, kadını, iftira atacağından bahisle tehdit ettiğini iddia ederek tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir nafakası, 1.000,00 TL yoksulluk nafakası, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve etmiş olup davacı kadın tarafından sunulan 07.06.2021 havale tarihli dilekçeyle; tarafların aralarındaki sorunları hallettiğini, açtığı boşanma davasından vazgeçtiğini, dosyanın kapatılmasını talep ettiği, İlk Derece Mahkemesi tarafından dosya içerisinde erkek tarafından açılan bir karşı dava olması nedeniyle, kadının davasının işbu dava dosyasından tefriki ile ayrı bir esasa kaydedildiği, kadın tarafından boşanma istemli açılan davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği ve kararın kesinleştiği anlaşılmıştır.

2.Davalı kadın vekili erkek tarafından açılan davaya karşı sunduğu cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını, kadının, bakire olduğunu, taraflar arasında evlenmeden önce bu yönde bir konuşmanın geçmediğini, taraflar arasındaki geçimsizlikte kadının herhangi kusurlu bir davranışının bulunmadığını, erkeğin, fiili birliktelik süresince kadına kötü muamelede bulunduğunu, kadını ortak konuttan kovduğunu iddia ederek açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; erkeğin, kadını bakire olarak bildiği ve bu şekilde evlendiği, bakire olmadığı kadın tarafından erkekten gizlendiği, bu hususun tanık beyanı ile ispatlandığı, erkeğin kadınla yanılarak evlendiği ve tarafların içinde yaşadığı toplumsal koşullar düşünüldüğünde erkek açısından bu yanılmanın objektif bakımdan esaslı nitelikte olduğu, evlilik birliğinin devamının erkek açısından çekilmez hal aldığının kabulü gerektiği gerekçesiyle davanın kabulü ile taraflar arasındaki evliliğin 4721 sayılı Kanunu'nun 149 uncu maddesi hükmü uyarınca iptaline, aynı Kanunu'nun 150 inci maddesi hükmüne dayalı talebin ise reddine, kadın yararına tarafların ekonomik ve sosyal durumları, ekonomik koşullar dikkate alınarak aylık 700,00 TL tedbir nafakasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen kararın hatalı olduğu, erkeğin ikinci evliliği kadının ise ilk evliliği olduğu, her ne kadar dava dilekçesinde kadının akıl sağlığının yerinde olmadığı iddia edilmişse de alınan sağlık kurulu raporu ile bu iddianın doğru olmadığının anlaşıldığı, erkeğin davasını ispatlayamadığı, kadının tazminat ve nafaka talepleri ile ilgili karar verilmemesinin de isabetsiz olduğu belirtilerek; hükmün tamamı yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tüm dosya kapsamı bir arada incelendiğinde; davacı erkek tanığı ...'in beyanına göre, davalı kadın ile telefonda görüştüğü, kadının bakire olduğunu erkeğe söylediği ve bakire olmadığını söylemesi halinde erkeğin kendisi ile evlenmeyeceğini beyan ettiğini belirttiği, kadın tarafından ismi geçen tanıkla bu yönde bir konuşmanın yapılmadığının iddia edilmediği, davacı erkeğin, ilk gece kadının bakire olmadığını anladığı ve evlilik birliğini bitirmek istediği ancak, kadının ortak konuttan gitmediği, sonrasında tanık ... tarafından ikna edilmesi ile on günün sonunda ortak konuttan ayrıldığı, kadının, evlenmeden önce erkeğe bakire olduğunu ve hiç evlilik yapmadığını söyleyerek yanılttığı ve erkeğin, kadında bulunması gereken bu vasfın olmadığını bilmesi durumunda bu evliliği yapmayacağının anlaşıldığı, bu hususun tarafların birlikte yaşamasını çekilmez hale getirdiği, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, her ne kadar kadın vekili istinaf dilekçesinde kadının, yoksulluk nafakası ve tazminat talepleri ile ilgili karar verilmediği belirtilmişse de bu taleplerin kadın tarafından açılan ve tefrik edilen davada talep edildiğinden o dosyada değerlendirilmesi gerektiği ve bu yöndeki istinaf itirazının yerinde olmadığı belirtilerek; davalı kadın vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı kadın vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesinin esastan ret kararının hatalı olduğu belirtilerek istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle hükmün tamamı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, evliliğin iptalini gerektiren şartların olup olmadığı, erkeğin açtığı davada kadının tazminat ve nafaka talebi olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun'un (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi; 4721 sayılı Kanunu’nun 149 uncu maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı kadın vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,11.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.